Akıl tutulması

"Yoksa siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz" bir dönemin en meşhur reklam sloganlarından biri olmuştu, hatırlıyor musunuz, oh çok şükür kafa hala çalışıyor demek ki. Bir çoğumuzda artık kulak memesi kıvamına geldi de en hayati organımız, yaşadığımızın en büyük ispatı, bir ottan bizi ayıran en belirgin özelliğimiz, beynimiz. 

Bırak kanlı mavi ayı, ay tutulmasını şimdi, daha ciddi meselelerimiz var bizim. Ozalitçi tanıdığı olan var mı? "Bu ülkede akıl tutulması var" yazan yüksekliği 1 metre, genişliği 6 metre olan bir pankart yaptırtmayı düşünüyorum da hem de tam 26 adet. Bak hala düşünebiliyorum, ne kadar sağlıklı olduğu başka bir oturumun konusu. Neden 26 diye sordun değil mi kendine, hadi itiraf etsene. Her sınır kapısına birer tane asmayalım mı güzel kardeşim.

"Bu ülkede akıl tutulması vaaaar!" diye avaz avaz bağırsın bizim yerimize. İlerleyen yıllarda tez konusu olacağımız kesin ama ileride, istiyorsan şimdi dene maçan yerse. Yemesin zaten boşver gerek yok daha fazla Niyazi'ye.

Bir delinin en bilindik repliği neydi, ben deli değilim demeseydi değil mi? Öyle öyle... Bizdeki durumda tıpkısının aynısı işte.

Yoksa hacamatçı denen kafile Türk Tabipler Birliği'ni protesto etmeye kalktığı vakit ülkece öyle bir sinir krizi geçirip gülmeliydik ki dış mihraklar sınırlarımız dahiline azot protoksit (google amca'ya sordum yoksa gülme gazı da diyebilirdim tabi ki) bombası atıldı zannedebilirdi.

Ya sevgili hacamatçı kardeş ne yaptın sen, kulağından bardak çektin de beynini mi akıttın acaba ya da destur demeden incir ağacına mı işedin, sen bu kafaya gelmek için nasıl bir formül uyguladın?

Senin protesto etmeye cüret ettiğin insanların görevi can kurtarmak, can. Bunun için yıllarını senin ancak tuğla olarak işlev kazandırabileceğin kitapları okumaya veriyorlar, saçlarını döküyor, gözlerini bozuyor, dirsek çürütüyor, her gün ölümün elinden bir canı kurtarmaya çalışıyorlar. Ömür boyu bitmeyen bir okulu hayatları belliyorlar. 

Ben gülüp geçemiyorum dahi artık bu haberler karşısında, donup kalıyorum, ifadesiz bir surat handiyse. Belki bir parça pörtlemiş gözlerim "ama bu sadece filmlerde oluuur" ifadesini yansıtıyor olabilir yüzüme. Ben artık ağlanacak halimize gülemiyorum bile.

%10'u solak yani sol elini kullanan insanların yaşadığı bir dünyada sol el ile yemek yiyene şeytan yakıştırması yapan zatı ben hiçbir yere yakıştıramıyorum mesela. Yine ağlamam gereken yerde gülemedim işte.

Pek sevdiğim rahmetli olmuş bir komedi oyuncusunun nedimesi olmasının dışında bir anlam ifade etmeyen bir hatun kişi, tanınan bir şahıs olmasının kendisine verdiği yetkiye dayanarak beş çayı dedikodusunu ülke gündemine taşıyor, yok efendim bu sebeple 3 günlük hapiz cezası alıyor ve tabi ki konuşacak konu kalmadığından ülke gündemi serenli gilli fıkır fıkır kaynıyor. Gülüyorum acıya acıya, utana utana, konuşan ve konuşturan cemi cümlenizin adına.

2017 yılının ilk 5 ayında İstanbul'da bir hastanede 115 tane çocuk 115 tane gebe çocuk kayıt altına alınıyor ve dur bir de şöyle yazayım YÜZONBEŞ GEBE ÇOCUK ile ilgili yetkili merciilere bildirimde bulunulmuyor, örtbas edilecekken belki de, hala insanlığını kaybetmemiş bir sağlık görevlisi sayesinde bu olay duyuluyor. Gerçi duyuluyor da ne oluyor dersen... Hiç, hiçbir şey, duymak anlamak için, hissetmek için, harekete geçmek için yeterli değil maalesef. Öğretmenlerin "evladım bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor, kime anlatıyorum ben" diye serzenişte bulunduğu onca adam nasıl bir bal ile bu mevkiilere gelebildi kimbilir... Ben buna ağlıyorum, ben bu çocuklara çok ağlıyorum. Ah ediyorum, nasıl nasıl olur diye tırnaklarımı, tırnak etlerimi yetmiyor beynimi yiyorum. Ne aklım ne vicdanım ne de midem almıyor, kabul etmiyor. Sevgili sol el beyanatçısı bununla ilgili bir açıklama yaptı mı? Yapmadı diye bildiğim için buradan yardırıyorum. Ya sol elini kullandıysa o gebe bıraktığı kızı soyarken ya da tecavüz ederken o zaman mı şeytan ilan edebiliyoruz dinimizce?

Sanırım ben de akli melekelerimi yitirmişim ki bu soruları sorup cevap bulmaya çalışıyorum. İlaçlarınızı almayı unutmayın, sevgiyle kalın.

YORUM EKLE
YORUMLAR
nurankr
nurankr - 6 yıl Önce

yine pelin atik... yine şahane bir yazı...
sizi canı gönülden tebrik ediyorum. kaleminize ve yüreğinize sağlık.
sizler gibi duyarlı insanlar olduğunu gördükçe , hayata dair umutlarım yeşeriyor.
muhteşem bir yazı olmuş,
sevgiler bizden :)