Doğu Asya'nın Gülü

İkili adlandırma ya da binomial nomenklatür, yani bitki ve hayvanların tür adlarının iki kelimeden oluşacak biçimde gösterilmesi sistemi, 1700'lerde yaşamış olan Carl Linnaeus tarafından geliştirilmiş. Bu sayede bugün türleri, dünyanın çeşitli dillerindeki farklı adlarına rağmen, bu sistemde yer alan bilimsel adları ile hata yapmadan tanıma şansına sahibiz.

Bu pazar için seçtiğim bitkiyi de; bu çiçekle bağlantısı olmayan ama 1688 yılında bitkileri araştırma görevi ile Filipinler'e giden Cizvit misyoner ve botanikçi Georg Joseph Kamel'e atfen, yine Linnaeus adlandırmış. Böylece 18. yy'da Avrupa ve daha sonra da Amerika tanışmış kamelya ile.

Halbuki Çin ve Japon kültüründe önemli yeri olan çiçeğimiz, anavatanında en az 1000 yıldır tanınmakta idi ve belki de kendi uzun ömrü sebebiyle, uzun yaşamı temsil etmekteydi. Bir zamanlar Japon imparatorunun bahçesinde olduğu söylenen 500 yaşında olanları belki efsanedir ama İtalya'daki Caserta Sarayının parkında, 1880 yılında Japonya'dan ithal edilip dikilenleri hala görmek mümkünmüş.

Çin kültüründe birlik ve sadakat sembolu olan kusursuz geometrili bu çiçekler, her sene 21 ocak ile 20 şubat tarihleri arasında, ayın ilk göründügü gün olarak kabul edilen Çin yılbaşında, şans getirsin diye hediye edilirmiş. Kamelya çiçeğinin açtığı bu dönem, hala biraz soğuk olmasına rağmen 15 günlük bir bahar festivali olarak kutlanmakta ve ailelerine kavuşmak için seyahat eden Çinliler, her yıl dünyanın en büyük göçünü oluşturmaktadır.

Batı kültüründe çok benimsenip sevilen, hatta modayı yakından takip eden Fransız gençlerin o zamanlar yakalarına takmadan sokağa çıkmadıkları söylenen kamelyayı; 1848 yılında, bugün tüm zamanların en tanınan aşk romanlarından biri olarak kabul edilen eserde görürüz. “Üç Silahşörler”in Fransız yazarının, aynı adlı oğlu Alexandre Dumas'ya ait olan “Kamelyalı Kadın”; ayın yirmibeş günü beyaz, beş günü ise kırmızı kamelya taşımakta ve 1936 yılına gelindiğinde, siyah beyaz bir filmde Greta Garbo ile efsaneleşmektedir.

Kamelyanın; Alsancak'ta rastladığım ve geçen pazar fotoğrafını çektiğim, aynı saksıda beyaz ve pembe çiçekleri olan Camellia Japonica türü dışında, yüzlerce doğal ve hibrit türü bulunmakta.

Bu adreste birbirinden güzel 180 çeşidi görülebilir: https://www.stervinou.fr/en/c2_camellias.html

Judith M. Taylor tarafıdan yazılan ve çiçeklerin dünyadaki yolculuğunu konu alan “Visions of Loveliness: Great Flower Breeders of the Past” kitabında ilginç tarihçesine genişçe yer ayrılan kamelyanın, Amerika'nın Georgia eyaletinde 1945 yılında kurulan bir de topluluğu olduğunu keşfetmek beni çok şaşırttı. American Camellia Society, kamelya yetiştiriciliğini, çiçeğe olan ilgiyi artırmayı amaçlayan ve çeşitli yerlerdeki hatrı sayılır kamelya bahçelerine gururla geziler düzenleyen kalabalık ve ciddi bir organizasyon. Ülkemizde de benzeri organizasyonlar kurulabilir mi acaba?

Yağı, özellikle Japon kadınlarınca saç ve cilt bakımında bugün de yaygın olarak kullanılan kamelyanın çok yakın bir akrabası ise uzun bir zamandır bizim kültürümüzde de geniş yer alıyor. Saksı ya da bahçenizde şu sıralar henüz açmış bulunan kamelyanızı, tavşankanı sıcak bir Camellia Sinensis, yani Asya'nın kadim bitkisi “çay” eşliğinde izleyebiliyorsanız çok şanslı olduğunuz söylenebilir. Bir de fonda Anjelika Akbar'ınBach A L'orientale” albümünden “Kamelya” adlı eseri çalıyorsa...

İyi pazarlar...

YORUM EKLE