Rusya, tahıl anlaşmasından neden çekildi?

Rusya, Türkiye öncülüğünde ve BM gözetiminde Ukrayna’yla yapılan tahıl koridoru anlaşmasından ani bir kararla çekildi. Kararın gerçek nedenlerine mercek tutmak için konunun uzman isimleriyle konuştuk.

Rusya, tahıl anlaşmasından neden çekildi?
Gazete Mercek-Uğurcan Yardımoğlu

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtı başlamıştı. Bu tarihten sonra savaşın siyasi ve ekonomik etkileri, ABD öncülüğündeki Batılı güçlerin Rusya’ya yönelik ambargolarıyla arttı. Türkiye’nin girişimleriyle düzenlenen barış görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayınca, dünya bu savaşın etkisini daha yakından hissetmeye başladı.

Yaz aylarında Ukrayna ve Rus tahılının Karadeniz’de sıkışması ve dünya pazarına açılamamasının yarattığı riskler gündeme gelmişti. Bunun üzerine Türkiye ve BM öncülüğünde, Ukrayna ve Rus tahılının dünyaya açılmasını sağlayacak bir ‘Tahıl Koridoru’ anlaşması imzalandı. BM gözetiminde yapılan bu anlaşmaya ilk etapta uyan taraflardan çeşitli eleştiriler gelmeye başladı. Rusya, tahılın gıda krizi yaşayan yoksul ülkelere değil de gelişmiş ülkelere sevk edildiğinin altını çizerek bu durumun değişmesi gerektiğini vurguluyordu.

Bütün bunlara rağmen BM, ‘Tahıl Koridoru’nun küresel açlığın önlenmesine yardımcı olduğunu vurgulamıştı. Ukrayna tarafı da süreçten memnuniyetini ifade ederken Türkiye üstlendiği rolü bir bölgesel güç olma noktasında değerlendiriyordu. Ancak her şey Ukrayna’nın Sivastopol’e yaptığı saldırıyla değişti.

29 Ekim sabahı Kırım’ın Sivastopol şehri valisi, saat 04.30’da Rusya’nın Karadeniz Filosu karargâhına başlayan bir insansız hava ve deniz araçları saldırısının püskürtüldüğünü açıkladı. Bundan birkaç saat sonra Rusya Savunma Bakanlığı Ukrayna özel harekât birlikleri tarafından yürütülen saldırının arkasında İngiltere’nin olduğunu öne sürdü. Aynı gün Rusya Dışişleri 18 Kasım’da süresi dolacak Ukrayna tahıl ihracı anlaşmasını dondurduğunu ilan etti.

Rusya’nın tahıl anlaşmasından çekilmesi olayı sıcaklığını korurken konuyu uzmanlarına sorduk. Gazeteci Mehmet Kıvanç, Gazete Mercek’e yaptığı açıklamada Karadeniz'in provokasyonlara açık hale gelmesinin ya da tahıl koridorunun Rus gemilerine saldırı için kullanılmasının Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini belirterek şunları ifade etti:

Savaşın getirdiği belirsizliklerin Karadeniz'de oldu bittilere kapı aralamaması Ankara için önemli olacaktır. Montrö'nün delinmesiyle sonuçlanacak bir askeri güç yığınağına Türkiye izin vermek istemiyor. Zaten tahıl koridoru anlaşmasının temelinde de bu düşünce var. Bu anlaşma yapılmadan önce ABD ve İngiltere Ukrayna tahılını dünya pazarlarına ulaştırmak için "gemilerin güvenliğini sağlama" gerekçesi üzerinden Karadeniz'e güç sevk etmek istiyordu. Ankara ve Moskova BM ve Ukrayna tarafının da katılımıyla Tahıl Koridoru'nu kurdu ve bu niyeti gerçekleşmeden engelledi. Koridorun ortadan kalkmasına yol açacak çatışmalara bu gözle bakmak lazım. Nitekim Rusya tarafı 28 Ekim'de Rusya'nın Karadeniz filosuna saldırının İngiliz ordusunun desteği ile yapıldığını öne sürdü. Yine Rusya lideri Putin Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2'ye yönelik sabotaj eyleminin arkasında da "Anglosaksonların" yani ABD ve İngiltere ikilisinin olduğunu öne sürmüştü. Rusya'nın okumasına göre Almanya ve Avrupa da ABD'nin askeri ve siyasi tahakkümü altında. Çatışmaları ve ses Kerç Köprüsüne saldırı gibi ses getiren eylemleri bu gözle de okumak lazım. Moskova'ya ABD ve İngiltere ikilisi barış ve müzakere yolunu açacak girişimleri baltalayacak eylemler içerisinde. Bu yoruma ben de katılıyorum. Kuzey Akım hatlarına sabotaj olayında ve Rus Karadeniz filosuna yapılan nokta atışı saldırılarda gördüğümüz üzere bu tip eylemler genelde barış masası kurulma olasılığı tartışıldığı anca bir anda ortaya çıkıyor. Tarafların İstanbul Dolmabahçe'de bir uzlaşıya çok yaklaştığı görüşmelerin ardından da "Buça katliamı" yayınları ile süreç tıkanmıştı. Ve hala iki başkent arasındaki kanal tekrar açılamadı. Çünkü masanın bir tarafında Moskova olmakla birlikte diğer tarafta Kiev yok. Washington ve Londra Kiev'i koç başı olarak kullanıyor. Bu rolü Zelenski yönetimi iki yönlü uyguluyor. Bir yandan Moskova’yı yıpratma savaşına devam ederken diğer yandan AB içinden yükselen "Moskova ile görüşme ve diyalog kurulmalı" yönündeki çağrıları da bastıran bir işlev görüyor Kiev eylemleri.

Kıvanç, Putin'in Soçi'de yaptığı son açıklamasında belirttiği bir noktayı da son derece önemli bulduğunu ifade ederek şunları söyledi:

Putin Moskova'nın Tahıl Koridoru anlaşmasından çekilmediğini “Tahıl anlaşmasına katılımımızı durdurduğumuzu söylemiyoruz. Ara verdiğimizi söylüyoruz.” sözleriyle izah etti. Putin ayrıca koridorun Rusya'ya saldırı için kullanılmaması yönünde garanti istedi. Buradan şunu anlıyoruz: Rusya'nın talepleri var. Bunlar karşılanırsa anlaşmaya Rusya aktif katılımını sürdürecek. İstanbul'da varılan uzlaşıda ve imzalanan belgelerde Rus tahılı önündeki engellerinde kaldırılması yönünde BM'nin aktif çaba göstereceği yazıyordu. Ancak bu konu da bir ilerleme olmadı. Rusya'da bu yıl rekor düzeyde rekolte bekleniyor. Ve bu tahılı Rusya dünyaya ulaştırmak istiyor. "Askıya alma" kararını saldırıyla birlikte bu yönüyle de ele almak gerekiyor.

Gazeteci Erkin Öncan, Rusya'nın tahıl anlaşmasını askıya almasını tetikleyen olayın, Sivastopol’de Rusya’nın Karadeniz Filosu gemileri ile Sivastopol üs noktasının iç ve dış liman bölgesinde bulunan sivil gemilerin hedef alınması olduğunu belirttikten sonra “Ancak tek neden bu değil.” diyerek şöyle devam etti:

Rusya, özellikle yoksul ülkelere gönderilmesi planlanan tahılın çoğunlukla Batılı ve gelişmiş ülkelere gönderilmesini eleştiriyordu. Aynı zamanda, anlaşmanın Ukrayna tarafından askeri amaçlarla kullanıldığı yönündeki şüpheler, Rus tarafının anlaşmadan çekilmesinde önemli bir işaret olarak görülmeli.

Rusya’nın, Ukrayna'dan tahıl anlaşması uyarınca belirlenen rotayı 'askeri amaçlarla kullanmamak için' taahhüt vermesini istediğinin altını çizen Öncan, Rotayı 'askeri anlamda kullanmama’nın da ne anlama geldiğini açıkladı:

Sivastopol'e düzenlenen son saldırıda kullanılan İHA'nın, Odessa yakınlarındaki sahil şeridinden fırlatıldığı tespit edildi. Bu da, İHA'nın ‘tahıl koridorunun’ güvenlik bölgesi üzerinden hareket ettiği ve daha sonra Sivastopol'e yöneldiğini gösteriyor. Rusya makamlarının bu tespiti, Ukrayna güçlerinin anlaşma kapsamında ilan edilen güvenli bölgeyi askeri amaçları doğrultusunda kullandığını gösteriyor. Ancak, Rusya'nın bu konuda uluslararası topluma yaptığı çağrıların, devam eden çatışma ve Rusya karşıtı yaptırımlar ortamında karşılık bulması beklenmiyor.

Öncan sözlerine şöyle devam etti:

Rusya'nın anlaşmadan çekildiği bir ortamda, tahıl sevkiyatını devam ettirme planları da oldukça riskli. Zira, Ukrayna'nın anlaşmayı ve oluşturulan rotayı suiistimal ettiğini düşünen Rusya, anlaşmadan ayrılmasının ardından talepleri yerine getirilmediği takdirde bölgedeki gemilerin geçişlerine ilişki güvenlik garantisi vermeyeceğini açıkça ifade etti. Bu noktada, tahıl sevkiyatı gibi kritik bir başlıkta da, ABD ve AB ülkelerinin Rusya'yla kurdukları diyaloğun düzeyini yeniden değerlendirmek gibi bir zorunlulukla karşılaşacağını düşünüyorum. Aynı enerji krizi meselesinde olduğu gibi. Halihazırda enerji kriziyle yüzleşmeye hazırlanan AB'nin ise, ABD çıkarlarına tam uyum politikasına devam ederek dünya çapında gıda krizini tetikleyecek bir kışkırtıcılığın öznesi olup olmamaya karar vermesi gerekiyor.

Öncan, Avrupa genelinde kriz derinleştikçe ve kriz başlıkları arttıkça, Avrupalı yöneticilerin sürekli propagandasını yaptıkları gibi sokaklarında 'Rus askerleri' değil, sayısı her gün artan hoşnutsuz vatandaşlarının protestolarını göreceklerini ifade etti.

Güncelleme Tarihi: 02 Kasım 2022, 12:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER