Engizisyona girerken

Kim kendi doğduğu topraklardan,tarihinden ve toplumun aidiyet bağlarından hışımla böylesi bir intikam almak isterdi..?

İnsanın inanç adına kendi doğduğu yerleri, içinden çıktığı topluluğu  düşman görmesi ve böylesi  zehirli fikirlerin kaynağı neden bunca asırdır hep es geçildi,insanlar bu hastalıklı fikri nasıl tedavi etmedi,ya da edemedi..?

O kavramsal olarak, yeryüzünde asla olmaması gereken ifratın cehaletle örülü bir kozanın içinde var olmuştu; kent,uygarlık,estetik,mimari düşmanı düşkün bir ruhun  vandalları olmaya neden bu kadar istekliydiler..?

Bu, şüphesiz kadim,bozguncu,kavgacı,huzuru kovan  bir anlayışın Mezopotamya ve Arap yarımadasında eski,küflü  bir mayanın ürünüydü,geleneksel Sami hikayeleri,Tanrı yı kendi emir eri gibi gören,ona kendilerine yemek ısmarlatacak kadar aşağılık bir topluluğun hikaye ve esatiri ile büyümüşlerdi..

Ve bu zehir; hava gibi,su gibi her şeye sirayet etti,toprağı bozdu,zihni bozdu iflas ettirdi,aklı kapıya koydu..

Aslında bir çeşit Arap Haşhaşiliği idi bunun adı... Pers’lerin nasıl Hasan Sabbah ları vardı ise,bunların ki ise saltanatla maskelenmiş, büyük put tanrıları.. Saltanat ve halifelik ile yeryüzüne zuhur etmiş,hüküm sürüyorlardı,suikastları insan ve onun değerlerineydi..

Daha bu çağın başında  reddetmişlerdi...Millet kavramsal ve sosyolojik olarak onlara hiç bir şey ifade etmiyordu.Onu savunan zamanın Türkçüleri için payitahtın Süleymaniye'sinden, Sultanahmet camilerinden arap vaizler Abdulaziz Caviş türevleri  onların nikahlarının düşük olduğunu utanmazca haykırıyorlardı...

Din adına adilik memleket,ocak,yurtları bile kendi uhdelerinde görmeye alışkın,edep ve hayadan uzaktılar, oldukça da küstahtılar...

Şeytanlaştırıp ötekileştirdiği insanlar için,tıpkı siyonist Yahudiler gibi düşünüyordu kanları ,malları helal,kadın ve kızları çoktan cariye hükmündeydi.Kendileri Allah’ın adını yükseltip,dini yayarak,cenneti de zaten garantilemişlerdi,her yer gazva topraklarıydı,Mustafa Sabri’lerin ‘’darü-l harp’’topraklarıydı...

Cumhuriyetle  birlikte beyinlerinin gizli yerlerinde bu aşağılık fikirlerle büyüyüp semirip,kendilerini sakladılar, tarikatların içinde  irileştilerve nihayet uzak emellerine nail olup siyasallaştılar...

Ortaçağ engizisyonun ele geçiremediği insan beyni,fikri ve vicdanı bunlar tarafından,bu topraklarda maalesef ele geçirildi.. Yaşadıkları kıtayı ve coğrafyayı karanlığa, fesada ve kızıla boğmakta asla bir beis görmediler..

Günümüze geldiğimizde bu güzel topraklarda, lanetledikleri demokrasi ve azınlık ırkçılığının  bütün avantajlarıyla bir büyük bütünü parçalamaktan çekinmediler,onun yanı sıra lanet bir mezhepçilikle bölgede kemikleştiler..

Eski Marxist-Leninist anlayışın; proleter ihtilali gerçekleştirmek uğruna nasıl burjuva demokrasisin tüm nimetlerinden sonuna kadar faydalanmayı,ortak cephe stratejisi kurulmasını nasıl elzem kabul eder ise,bunlar içinde, herkesle, hatta şeytanı ofsayt'a düşürecek kadar hile ve fitne erbabı olduklarını tarih boyunca sapmadıklarını yeniden ispat ettiler...

Aslında ne istiyorlardı? Bunu bilmekten çok uzaktılar fikir ve irfan olarak..? Modern zamanın haricileriydi!..

Entellektüelleri olmadığı için  görünümü kurtarmaya matuf sahtekar,ahlaksız ve ilkesiz  mukallitler türedi; inkar,yalan,iftira ile menfaatlerini  zamane keşişleriyle birlikte kutsadılar ve bundan hiç bir zaman vazgeçmediler...

Peki bunlar Anadolu'ya nereden geldiler,çekirge sürüleri gibi her şeyi nasıl kemirdiler,kuruttular? 

Hımbıl  ve  oportünist politik yapıların korunağı halindeki sağ denen bir yoz ittifak ile parelellik teşkil eden ve zımmen  de olsa bir siyasal iktidarı  elde ettiler. 

Ve  büyük yalanlar söyleyerek; bu durumun toplumsal bölünmüşlükten medet uman herkesin işine yaramasıyla sonuçlanan,vuran vurana,kıran kırana bir arbedede  kapışıldık ve paylaşıldık  en sonunda...

Ölü soyucusu Mağribi halklar bütün birikimleriyle bunlar kadar şöhret olamadılar..

Bağımsızlık,demokrasi,özgürlük,laiklik,haklar ve ilkeler meğer ne kadar pahalı ve değerliymiş... Bir ganimet gibi bütün bir insanlığın ortak kavramları tarihte hiç bu kadar barbarca talan edilmemişti,yüz yıl okutulsa bitmeyecek tarihi ve sosyolojik bir ders,buyurun alın!

YORUM EKLE