Gerçek kumpas!

Soğuk savaş diye adlandırılan ve 1960 yılların son çeyreğinde uygulanmaya başlayan;Yeşil Kuşak Projesinin hayata geçirilmesiyle birlikte  gerek coğrafyamıza gerekse nasibimize düşürülen hisse oranı en az iki kuşağın baş belası ve ömür törpüsü oldu, aynı zamanda bir milletin hayatından çalınan yüzlerce yıla bedel bir elli yıl oldu.. 2.Dünya savaşından bizden kat kat yaralı ve yıkılmış çıkan ülkelerle bile teknoloji,bilim ve zihniyet olarak kapanmaz mesafeleri ölçemez hale gelerek geri düştük.

Zor bela imparatorluğun çöken enkazı altından çıkarak kurulmuş genç bir cumhuriyet,padişahın tebası olmaktan  yeni kurtulmuş ve adına Türk Ulusu denilen bir milletin tarih önüne,milletler ailesi içine kendi kurtardığı onuruyla,yaralarını sararak  yeniden çıkarken  aynı zamanda arkasında kanlı,sisli,kargaşalı bir çağı da geride bırakmıştı...

Eski dünyanın savaş figürlerini sembolize eden kılıçlı,üniformalı ve potinli kimseler yoktu artık...

Onların yerine takım elbiseli,kravatlı bir kaç dili bilen,bir kaç niyeti saklayabilen aynı zamanda gülümeyebilen nazik,naif  ve şık insanlar vardı,elindeki çantasında ise,verilecek,dağıtılacak ödevlerin notları vardı . Cevaplanmak üzere bir diğer yüzleriyle  sınav sorusu dağıtır gibi buyurgan,amirane tavırlarıyla bütün siyasal ve politik alanları kontrollü  bir demokrasi  başlığı altında çoktan elde etmişlerdi.

Ve en kanıksanmış olan yanları ise; bu insanlar her gittikleri yerlerde iyi karşılanıp,iyi de uğurlanıyordu.  Özgürlük ve demokrasinin eşi bulunmaz havarileriydi bunlar...Kıtalara arası binlerce fit yükseklerde seyahat ederken aşağılara baktıklarında hayat ve hallerinden oldukça memnun olmaları hiçte çelişki değildi...

Söz dinleyen siyasal iktidarları gördükleri sınırlar arasında peş peşe serpiştirmek,bölgesel niza lı konular yaratmak,zıtlıkları takip,kontrol ve yönetmek bir piyanonun tuşlarından hangi akortun çıkacağını bilen  iyi müzisyen ve bir kareografi uzmanı gibi çalışıyorlardı.. Ta ki sözleriyle,politikalarıyla kendilerine ayak uydurabilecek bir muhibban yapıyı tesis edene kadar..

Çünkü böylesi bir büyük satranç oyununda yanlış taş oynamamak,hata yapmamak gibi lükslerinin olamadığını bilecek kadar profesyenel ve kurmay öngörüleri taşıyorlardı,zira eğitim ve tecrübeyi pratiğe dönüştürmekte oldukça ustalardı.Gerektiğinde danışman verecek kadar pişkinlerdi;zira kimseden bir şey sakladıkları da yoktu..

Siz artık kendinizi hangi ideoloji,hangi tarihsel bir masal kahraman miti veya çağı,yahut kendisiyle barışık,dünyadan vazgeçmiş  bir mistizm hayranı olursanız olun o işini bilirdi,siz istediğiniz gücü kendinize vehim edinin onun nazarında kocaman bir hikayesiniz,yaptığınız bütün çıkışlar,eylemler sizin, hiç bir şey olmadığınızdan ibaret olduğunuzu tasdik ve tescil etmekten öteye değildi...

Çünkü siz hamaset ile iç içe ve bilimsellikten uzak, asla profesyenel yönleri  ve meyili olmayan marjinalsiniz,sizi istenildiği zaman bölünebilecek,yahut sessiz ve eylemsiz kalacak şekilde dizayn edildiniz.. Başınızda bulunan adamları sorgulama melekeniz hiç gelişmedi,onlarsa sizi nemli bir baruta çevirdi..

Hani; on  yıldır kumpas(çok iyi bir icat aslında) filan diyorsunuz ya aldatıldık, kandırıldık diyorsunuz ya işte sizin yere göğe sığdıramadığınız o iktidar bizzat kumpasın,aldatan ve kandırmanın ta kendisiydi! 2002 den sonra  başınızda asılı duran bir kılıca dönüştü. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde bahsettiği  iktidar sahipleri  ve müstevliler arasında ki yakınlık ,sıcak ilişkiler belki Damat Ferit hükümeti zamanında bile olmayacak kadar yakın ve giriftti artık..

Yıllarca karnınızda sakladığınız ideolijiniz artık geçersiz bir akçe oldu. Çok önceden tasarlanmış bir ihvan iktidarı için yapılan illizyona hepiniz alkış tuttunuz,şimdi istesenizde kurtulamassınız.

En çok vebal ise, şüphesiz kendini Türk toplumun kanındaki alyuvarlar olarak nitelendiren milliyetçilerindir,tarih onlara şimdiden soruyor: bu kadar  duyarsız olmayı nasıl,kiminle ve neyle becerdiniz?

Hadin! hep beraber bir daha yanalım nar’a..

YORUM EKLE