Bahçeli'den önemli açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM’de; partisinin grup toplantısında konuştu

Bahçeli'den önemli açıklamalar

Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“BU ÜLKE DOST MUDUR, YOKSA DÜŞMAN MIDIR? Türkiye’nin haklı, hukuki ve meşru sınır ötesi operasyonu an meselesiyken, sınırlarımıza 3 km’lik mesafede bulunan Kamışlı’da ABD askerleriyle PKK/YPG’li teröristlerin birlikte devriye turları atması, beraberce poz vermeleri neyin mesajı, kimin tertibidir? ABD’li askerlerin teröristlerle ne işi vardır? Teröristlerle gezenlerin, teröristlerle bir ve beraber olanların hangi müttefiklik hukukundan bahsetmeye yüzleri olacaktır? Mehmetlerimize silah sıkanlara, vatanımıza ve milletimize ihanet edenlere destek vermek, kol kanat germek insanlık onurunun, uluslararası hukukun neresiyle ve nasıl bağdaşacaktır? ABD pozisyonunu netleştirmek mecburiyetindedir. Bu ülke dost mudur? Yoksa düşman mıdır? Dostsa bilelim, misliyle mukabele edelim. Yok potansiyel bir düşmansa onu da öğrenelim, düşmana nasıl muamele edileceğini de açıkça gösterelim. Tarihin hiçbir döneminde, Türk milletine reva görülen kötülükler cezasız ve karşılıksız bırakılmamıştır. Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin tarihin hakemliğinde tecelli eden bu sarih gerçeği unutmaması şarttır.

POLİSE EL KALDIRAN MİLLETVEKİLİ MÜSVEDDELERİNİN TBMM’DE YERİ OLAMAZ: Arkaya arkaya şehitler verdiğimiz bir sırada, terör örgütüne karşı çok etkili ve inanmış bir mücadelenin sürdürüldüğü bir dönemde; İstanbul Kadıköy’de aralarında HDP’li bölücü milletvekillerinin de bulunduğu bir güruhun İmralı canisinin serbest bırakılması için yürüyüşe geçip sokaklarımızı kirletmesi tek kelimeyle alçaklıktır. Üstelik PKK kontenjanından Meclis’e giren bir kadın milletvekili görevini vatanseverlik şuuruyla icra eden polisimize adice yumruk sallamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde askere, polise, masum vatandaşlarımıza saldıran, toplumsal huzuru bozmak, iç barış ortamını yıkmak için nifak saçan, önüne gelene hakaretlere yağdıran hiç kimse bu milletin mensubu olamaz. Bu milletin mensubu olmayanların TBMM’de görev yapması da züldür, maşeri vicdana darbedir. Hem devletimizden maaş alacaklar hem hazine yardımlarını Kandil’e göndermek amacıyla ceplerine indirecekler, hem de devlete ve millete iftiralar atıp güvenlik görevlilerimize fiili ve fiziki saldırıda bulunacaklar, böylesi bir şerefsizliğe, böylesi bir küstahlığa dünyanın hangi medeni ülkesi ruhsat verecektir? İstanbul Kadıköy’de polise el kaldıran, diğer yandan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde izinsiz şekilde pankart asmaya teşebbüs ederken polislerimize saldıran milletvekili müsveddelerinin TBMM’de yeri olamaz, bu kutlu çatı altında kanun kaçaklarına, vatan hainlerine göz yumulamaz. Bunların dokunulmazlığı süratle kaldırılmalı, mahkemenin önüne çıkmaları sağlanmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi bu uğurda atılacak her adıma sonuna kadar destek olacaktır.

HDP’NİN KAPATILMASI ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ADALETE, TARİHE, MİLLETE, ŞEHİTLERE İHMALİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR GÖREVİDİR: HDP’nin kapatılması; Anayasa Mahkemesi’nin adalete, tarihe, millete, şehitlere ihmali mümkün olmayan bir görevidir. Teröristlerin namlusundan çıkan kurşun neyse, sözde milletvekillerinin saldırganlığı ve attıkları yumruklar aynısıdır. Türk milleti bu kenelere, bu terörist uzantılarına daha fazla sabır ve tahammül gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu, bu vahim manzara karşısında hala çıtın çıkmıyor, bir şey demiyorsun, diyemiyorsun. Bu sessizliğini neye yoralım? Bu tepkisizliğini nasıl değerlendirelim? Polise yumruk atan soysuzun yanında mısın? Karşısında mısın? Açıkla da duyalım. Sözde Kürdistan çığlığı atan namertlere, vahşetin elebaşlarına itiraz edecek misin? Bunu ne zaman yapacaksın? Yoksa sükût ikrardan gelir diyerek zımnen onay mı vereceksin? Haydi konuş da bilelim. Şımarttığın, masa altına saklayıp pışpışladığın bölücüler Türkiye’ye ve Türk milletine zalimlerin tazyik ve telkiniyle kafa tutuyor, susmaya, sinmeye, silik bir gölge gibi hadiseleri izlemeye devam mı edeceksin? Kadıköy’de polise yumruk atan çürümüşün arkasında duran, arkasından gelen bellidir ve bugünkü CHP yönetimidir.

CHP YÖNETİMİ TARİHİ BİR İMTİHANIN ORTASINDADIR: Kılıçdaroğlu’nun, ‘CHP eski CHP değildir’, açıklaması boş yere söylenmemiştir. Eski CHP, yerini yenisine değil, Kandil’in ve zalimlerin kontrolüne resmen girmiş, iradesi zincire vurulmuş CHP yönetimine zoraki şekilde devretmiştir. Nitekim CHP işgal ve iğfal edilmiştir. CHP yönetimi ele geçirilmiş, kaynağından bütünüyle uzaklaşmıştır. Kılıçdaroğlu 12 Haziran’da şehitlerimizle ilgili taziye mesajı yayımlamış. Bu mesajda terör örgütüne tek bir atıf yok, tek bir kınama ibaresi yok, katil kim, şehitlerimize saldıranlar kimler hiç belli değil. Sayın Kılıçdaroğlu, PKK’yı terör örgütü olarak görüyor musun? Görmüyor musun? Terörle mücadelenin safında mısın? Değil misin? Bu soruları açıklığa kavuşturman, eğmeden, bükmeden, kaçak güreşmeden cevap vermen milletimizin en doğal ve haklı beklentisidir. Bilmelisin ki, ihanete tavır alamayan, ihanetin tarafındadır. Cinayete tepki koyamayan, canilerin koynundadır. CHP yönetimi tarihi bir imtihanın ortasındadır. Deyim yerindeyse Sırat Köprüsü’ndedir.  Durduğu yeri göstermek, kimin safında yer aldığını berraklaştırmak zorundadır. Kılıçdaroğlu ve zillet partileri masa altlarının izbeliklerinde kaybettikleri itibar ve saygınlıklarını, aydınlık diye sokak lambalarının önünde arayacak kadar şaşkın ve şuursuzdur. Zillet ittifakı rotasızdır, ruhunu ve siyasi onurunu kiraya vermiştir.  

SEROK ARTIK KARTINI AÇIK OYNAMAKTADIR: Zillet ittifakının ıslah olmaz üyesi Serok Ahmet’in, Diyarbakır’da düzenlenen ‘Demokratik Geleceğimizin İnşası: Kürt Meselesi Çalıştayı’nda yaptığı konuşma, bu çalıştaya PKK’lıların ve FETÖ’cülerin aleni katılımı bölücü bir provokasyondur. Serok artık kartını açık oynamaktadır. Ve PKK tezlerini savunacak kadar çukurlaşmıştır. Serok Ahmet, Türkiye’nin başına sarılmış beladır, kumanda edilen mandacıdır, geçmişi ve geleceğiyle siyasi kundakçıdır.

KILIÇDAROĞLU’NUN MEZHEBİ BİZİM SİYASİ ELEŞTİRİLERİMİZİN TAMAMEN DIŞINDADIR: Şu hususu da özellikle ifade etmek lazımdır ki; Kılıçdaroğlu’nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin tamamıyla dışındadır. Ve mutlaka saygı gösterilmelidir. Türk milletinin hiçbir ferdi Türk-Kürt, Alevi-Sünni, inanan-inanmayan, laik-antilaik diyerek ayrılamaz, tasnif edilemez, ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun bu millet benim, bu vatan benim, bu bayrak benim diyen herkes bizim kardeşimizdir. CHP Genel Başkanı’nın Alevi İslam inancına sahip olması onun için bir kayıp, bir handikap, utanacağı veya mahcubiyet duyacağı bir özelliği değildir. Bilakis Alevi İslam inancına sahip olan kardeşlerimiz bizim can beraberimizdir, kardeşlikle geçen Türk-İslam asırlarının gönül ve sevda erleridir. Mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves ve tevessül edenler fitnenin çıbanbaşlarıdır. Aynı ittifak içinde Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinden kaygı duyanlar, bunu da kamuoyuyla bir kurgu çerçevesinde paylaşanlar sorumsuz olmakla birlikte milli birlik ve dayanışma ruhunu zedelemek isteyen görevli provokatörlerdir. Bizim merakımız, Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğini kamuoyuna taşıyanların bir rol paylaşımı içinde olup olmadığı, talimatla hareket edip etmediği, bu kumpasın arka dekorunda siyasi bir hesabın bulunup bulunmadığıdır. Zillet ittifakının mezhep kışkırtmasına teşebbüs etmesinin aklını veren kimdir? Bu Yezid siparişini hazırlayan kimlerdir? Takdir edeceğiniz üzere peş peşe gelen özür mesajlarının hiçbir geçerliliği, hiçbir inandırıcılığı yoktur ve olamayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun laçka ve lekeli siyasetiyle gece gündüz gibi ayrı olsak da, doğuştan sahip olduğu etnik ve mezhebi hasletlerine saygı duymak insani, milli ve manevi bir sorumluluğumuzdur.

BERABERCE BAŞARACAĞIMIZA İNANIYORUM: 9 Haziran günü, Cumhurbaşkanı adaylığını resmen açıklayan Sayın Cumhurbaşkanımızı da gönülden tebrik ediyor, beraberce başaracağımıza candan inanıyorum. Ege’nin karşı kıyısında haksızlığı ve hukuksuzluğu yol haritası yaparak açıkça krize oynayan Yunanistan hükümetine diyorum ki; biz buradayız, hiçbir yere de gitmeyeceğiz. Meydan boş değildir, aklını başına almayanın aklını almak bizim için çocuk oyuncağıdır. Türkiye tarihi kazanımlarından, egemen devlet onurundan asla ödün vermeyecektir.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER