Devlet Bahçeli: Bitiniz mi kanlandı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu 16. dönem sertifika töreninde konuştu.

Devlet Bahçeli: Bitiniz mi kanlandı

Bahçeli, özetle şunları söyledi:

“SİYASİ İKBAL İÇİN İSTİSMAR EDEMEDİKLERİ DEĞER DE YOKTUR: Her kim bizden bir şey olmaz diyorsa ona dikkat kesiliniz. Her kim tarihimizi hor görüp hiçe sayıyorsa üstelik geleceği karanlıkla adlandırıp harap addediyorsa ona karşı kesinlikle uyanık olunuz. Çünkü bu tipler bizden görünebilir. Kendilerini bizim gibi gösterebilir. Ama hakikatte bizden değildirler. Rant devşirme için girmedikleri kılık yoktur. Siyasi ikbal için istismar edemedikleri değer de yoktur. Tartısız terazi ile suyu çekilmiş nehir yatağı gibidirler. Rotası kaybolmuş metruk tekne neyse onlar aynısıdır. Gül bahçemizi güz mevsimine çevirmek amacıyla siyaset sahnesini boks ringi haline getirirler. Fakat üst üste aldıkları ters yumruklar sonucunda düşmekten de kurtulamazlar. Üstelik hem gözden hem de gönülden düştüklerini anlayamayacak derece de vicdan kepenkleri inmiştir. Velakin göremezler ikrar ve itiraf edemezler. Kurnazlık yaptıklarını zannederler. İşin kolayına kaçanlar kestirme yollara müracaat ederek yolumuzu kesmekle meşgul ve meşhur olmaya tevessül edenler biliniz ki dün vardır bugün vardır yarın da çıkacaktır. Cenabi-ı Allah Kuran’ı Kerim’de buyurmuştur ki gücünüze gidecek şey hayrınadır. Kötülerden, kötülüklerden, kötü niyetlerden yakınıp durmak yerine tarafımızı fazilet timsali olmaktan yana kullanacağız ferasetimizle sivrilip fedakârlık kültürüyle serpileceğiz. Bunları yapıyorken de elbette çok çalışacağız.

VARLIĞIMIZDAN RAHATSIZ OLANLAR FAALDİR: Fatih Sultan Mehmet’ten üçüncü Selim’e kadar askerin dilinden düşmeyen ‘padişahım biz senin uğruna Kaf Dağı’nın ötesine Kızılelma’ya varırız’ sözü milli ruhun beyanı değil midir? Afrin Zeytin Dalı Harekatı’na katılan istikamet neresi diye sorulduğunda, ‘Kızılelma’ya’ cevabını veren ailesine de ‘beklemesinler’ mesajı gönderen kahraman Uzman Çavuş Mehmet Kuzu’yu İstanbul’un burçlarına üç hilali asan Ulubatlı Hasan’dan ayırmak ayrı görmek mümkün müdür? Biz kutlu ceddimizin yaşadığı dönemin ertesi günüyüz. Onların emanetçisiyiz. Onların izinden yürüyoruz. Yürümeyen varmış inkâr edenler oluyormuş bizim için vız gelir. Herkes kanına kader çizgisine müzahir şekilde duracak ve davranacaktır. Tarihimize fakir giren himmete uğrayıp zengin çıkacaktır. Atalarımız ne güzle de söylemiş, ‘Yerden havaya toz kalkar havadan yere rahmet iner. Her kap kendisine sızar.’ Kısaca söylersek testinin içinde ne varsa dışına da sızan odur. Bu çalışmamızdan gocunanlar fazladır. Varlığımızdan rahatsız olanlar faaldir. Hiç kimse de bizim sabrımızı ve sukutumuz yanlış yorumlamamalıdır. Çalışmanın erdemiyle, sevginin hikmetiyle, birliğin ve kardeşliğin direnciyle inanıyorum ki her müşkülatı aşacağız, her melaneti atacağız, her mihneti atlayacağız.

BİZİM İÇİN SADECE EKONOMİ YOKTUR: Şimdi merhum Yahya Kemal Beyatlı’ya kulak verelim ve onu dinleyelim, Türk vatanı fakirlik üzerine kurulmuştur. Türk Milleti bulamamış, yiyememiş fakat diri kalmıştır. Paşazade Mollazade bulmuş yemiş fakat yine de dejenere olmuştur. Millet bütün fakirliğine rağmen büyük bir vatan bırakmıştır. Allah rızkımıza bir hakkın kefildir. Örümceğin rızkını bile kanat takıp göndermektedir. İtikadımız budur. İrfanımızdan da bundan feyzini almıştır. Ekonomik sorunlar büyütüp enflasyon mühimmatı ile ülkemizi yaylım ateşine tutan sorumsuzlar aslında ne insanımızı tanırlar ne rızkı bilirler ne tarihimizi okurlar ne de ekonomiden anlarlar. Bizim için sadece ekonomi yoktur. Bir toplum hayatımız, bir inanç hayatımız, bir kültür hayatımız, akıp giden bir sosyal ve milli hayatımız vardır. Ve sınıflandırılması varlığımıza, kimliğimize, tarihi haklarımıza kastetmektir. Akıl herkeste vardır. Ancak esas olan akıl etmektir. Basiret sahibi olmaktır. Bunlardan bir mahrum bir siyasi ve ideolojik mekanizmanın Türkiye’ye katacağı Türkiye’ye sağlayacağı hiçbir şey yoktur.

TÜRK İRFANI CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ İLE DOĞRULMUŞ CUMHUR İTTİFAKI İLE AYAĞA KALKMIŞTIR: Türk milleti uzun çalışma ve sabır yılları neticesinde kozasından çıkmayı başardı. Osmanlıya hasta adam muamelesi yapan Türkiye’yi de hastalandırmak için kriz, kaos, kargaşa, darbe, nifak ve kutuplaşma üretimini sürdüren küresel emperyalizm için hamdolsun deniz bitmiştir. İhtiyaç duyulan akli, zihni, siyasi ve milli demlenme süreci tamamlanmıştır. Türk irfanı, Türk iradesi, Türk İstiklali Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile doğrulmuş Cumhur İttifakı ile ayağa kalkmıştır. Yabancı odakların yerli işbirlikçilerinin sancıları bundandır. Bu çevrelerin tahammülsüzlükleri, sinir ve hezeyan nöbeti geçirerek üzerimize gelmeleri bu yüzdendir. Çalışa çalışa, imanımıza sarıla sarıla, ihanet ve işgal heveslerini hain kursaklarda bıraka bıraka milletimizin hükümran mazisi nihayet bir güneş gibi doğmuştur.

NİYE OLACAK HAİN OLDUĞU İÇİN: Siyaset eğer çözülmeye kapı aralarsa siyaset olmaktan çıkacak kriminal bir vakaya dönüşecektir. Siyaset eğer ihanete çanak tutarsa gerçek manasından soyutlanıp ülkenin güvenlik sistemine mayın döşeyen çok tehlikeli bir hale dönüşecektir. Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı vardır. Siyaset demek, mecburiyet demektir. Siyaset yoksa savaş söz konusudur.  Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen hatta utanç duvarı gibi meydanda olan lekeli yüzlere bakınız. Her şeyden evvel milletin iradesine karşı ileri düzeyde hazımsız ve saygısızdılar. 70’ine merdiven dayayan bir akademisyen çıkmış hem de siyaset bilimci, barışçıl protestolardan söz ediyor. Hükümeti erken seçime zorlamanın yollarını anlatıyor. Kalayı eskimiş ve Kalaycıoğlu sokak diline başvuruyor. Seçimlerin normal zamanını beklemekten imtina ediyor. Milletimizin seçimini ve tercihini alçakça karalıyor. Bilen varsa bize bir anlatsın barışçıl protestoyla kastedilen nedir. PKK’ya kulak verirseniz barış diyor. HDP’ye baksanız barış çığlığı atıyor. CHP, barış sakızı çiğniyor. Çürük aydınlar devşirme kalemşorlar kiralık siyasetçiler bir barış türküsü tutturmuş gidiyorlar. Be hey densizler barışın sizin lügatinizdeki karşılığını hele bir söyleyin de öğrenelim. Esir olmuş bir vatanla, vicdanla özgürlükten ne anladığınızı bir açıklayın da bilelim. ‘Adalet’ diyorsunuz, hukuk ahkamı kesiyorsunuz peki milletin iradesine karşı çıkmak hukuksuzluk değil mi, adaletsizlik değil mi, ahlaksızlık değil mi? Suça ve suçluya destek verilmesi kanunsuzluk görülmeyecek mi? Demirtaş teröristtir. Gelin görün ki CHP Genel Başkanı ısrarla, inatla niye cezaevinde tutulduğunu söylüyor. Niye olacak hain olduğu için, suçlu olduğu için, bölücü olduğu için, teröre yardım ve yataklık yaptığı için.

BİTİNİZ Mİ KANLANDI?: Sokakta barışçıl protesto telkin ve temennileriyle neyin hazırlığını planlıyorsunuz? Zamları, enflasyondaki artışları sokak tepkisiyle birleştirip Türkiye’den bir Kazakistan çıkarmayı mı düşünüyorsunuz. Dost ve kardeş ülke Kazakistan’daki sokak eylemlerini, kanunsuz gösterileri izleyince bitiniz mi kanlandı? Cesaretiniz mi kanatlandı? Cüretiniz mi katlandı?

NEYDEN HOŞLANIYORSA BİZE BİR ZAHMET BİLDİRSİN DE ONA GÖRE HAREKET EDELİM: Hiç kimsenin fuzuli kurtarıcılığına ve faziletsiz akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Milli kültürden beslenmeyenlerin yol haritasını köksüzlük ve kozmopolit kifayetsizlik çizecektir. Türkiye’de sözde aydınların Cumhuriyet Halk Partisi’nden İP’ine kadar siyasi partilerin hali pürmelali bu zillet haliyle özdeştir. Bizim nazarımızda millete dayanmayan hangi ilişki ve irtibat ağı varsa gayri meşrudur. Bizim siyasetimizin dinamik güvenlik ve direnç kaynağı millettir. Milletin yoksa siyaset, ümit ve gelecek, ekonomi yoktur. Devlet milletle birdir, birbirinin tamamlayıcısıdır. Millet varsa devlet vardır devlet varsa millet baki olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ağır sorunu da buradadır. Çünkü, CHP yönetimi, siyaset mücadelesini millet dışı aktörlere, millete muhalif odakların çıkarlarına göre kurgulanmış, bu suretle taşeronlaşmış, uydulaşmış yani zillete gömülmüştür. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bizim milliyetçilik diye ortada gezmemizden hoşlanmıyormuş. Neyden hoşlanıyorsa bize bir zahmet bildirsin de ona göre hareket edelim. Buna uygun davranalım. Nasıl olsa kendisi birilerini memnun etmek üzere yaşıyor ve siyaset yapıyor. Herkesi kendisi gibi sanıyor yine faka basıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu söylemi siyaset ve düşünce namusu açısından bir defa yüz kızartıcısıdır.

Bu zehirli kafaya göre, milliyetçi liraya değer veren kişi demekmiş. Biz lirayı bilmiyoruz, şayet Türk lirası ise söylemek istediği, bizim itibarımız olduğu devamlı dile getiriyoruz. Kılıçdaroğlu, korkusundan Türk lirası diyemiyor. Bilahare karşımıza geçip pervasızca milliyetçilik taslayarak gülünç durumlara düşüyor. Sayın Kılıçdaroğlu, safi rüzgarsın, uyarmadı deme, bilmediğin tanımadığın, tecrübe etmediğin sularda yüzersen dibi boylarsın, kimse sana el uzatmaz, can simidi bile uzatamazlar. Milliyetçiliğin alanına fazla girmekten kaçınmalısın. Aksi halde terörist Demirtaş’tan ikazname, HDP’den ihtarname, PKK ve FETÖ’den ihbarname almaktan kaçamazsın, kurtulamazsın. Biz Türk lirasını her zaman tıpkı bir bayrak gibi tıpkı bir sancak gibi savunduk buna da devam edeceğiz. Ama sen idrak edemezsin. Zira ederi bir dolar olan şerefsizlerle aynı kütledesin aynı kümedesin aynı kümbettesin aynı küllüktesin. Merhum Abdullah Cevdet’ten esinlenerek diyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu, pek uyanık bir uykudasın, bu gidişle gözünü açmaya vakit de bulamayacaksın. Bozgunda fetih rüyası görenlere millet bu rüyayı kabusla buluşturacaktır.

SOKAĞA DÖKÜLSENİZ NE YAZAR, DÖKÜLMESENİZ NE ÇIKAR: Maalesef demokrasi düşmanları karşımıza geçmişler demokrat rolü oynuyorlar. CHP Genel Başkanı sanki bağ bağışlar gibi 'sokağa çıkmayacağız' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçiniz bu beylik lafları, bırakınız bu tantanaları. Sokağa dökülseniz ne yazar, dökülmeseniz ne çıkar. Sandık diyorsanız 2023 yılını Haziran ayını bekleyeceksiniz. Sokakta gelecek planlayanlar buna pişman olacaklar.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER