Seni seviyorum Adam

Seni seviyorum Adam

Aksi elimde değil...

VAZGEÇ / İMKÂNSIZ / OLMAZ

sözcükleri yankı yapıyor kafamın içinde lâkin sol yanım umursuyor mu sanki?....

Vız gelip tırıs gidiyor yüreğime kafatasımın iç duvarlarına çarpa çarpa yankılanıp duran sözcükler...

Daha önceki aşklarım aşk değil miydi

yoksa ben çok uzun zamandır mı unutmuşum aşkı

Bu kadar acıtıyor muydu insanın canını be adam?

Hani öyle mecazî falan değil, ciddi ciddi canım yanıyor

Hani tam göğsümün ortasında saplı bir bıçak var sanki

senden haber alamadığımda

ya da umduğumun tersi bir tepki verdiğinde herhangi bir şeye

ya da göreceğimi zannettiğim bir zamanda göremeyince

daha derine saplanıyor o bıçak

acıta acıta

peki bunca acıtan bir şey

aynı zamanda nasıl bu kadar vazgeçilmez olabiliyor

bilmiyorum adam....

Bildiğim tek şey şu anda; kıyamıyorum adam sana....

Bir gün çatkapı çıkıp gelsem evine, kıyısına ilişiversem yatağının hafifçe; 

sen usulca uzansan dizlerime ben daldırıp gözlerimi açık camdan gelen rüzgârla dans eden perdeye 

saçlarını okşayarak 

bilmediğin, bilmediğim dillerde; etnik şarkılar mırıldansam usulca... Bir zamanlar bir yerlerde kulağıma sıkça çalınıverip de ezberime takılıvermiş bölük pörçük sözleri ne diyor anlamadan döksem dudaklarımdan...

Uykunun derin boşluğuna kayarken sen ne kadar huzursuzluğun varsa biriktirdiğin süzsem yüreğimden ıpılık bir huzurla örtsem üstünü adam.. 

"uyuyanın üstüne kar yağar" derdi rahmetli babaannem...

Sen huzur battaniyenin altında nicedir uyumadığınca deliksiz uyurken

baksam baksam baksam 

doya doya 

hoş ezberim zaten yüzünün her kıvrımı her çizgisi ya-

yine de

ezber tazelesem iyiden iyiye...

sen daldığında uykunun en derinlerine sarsmadan yavaşça alıp başını yerleştirsem yastığına özenle, 

sıyrılıp kalksam ilişiverdiğim köşeden, 

eğilip usulca değdirsem dudaklarımı seninkilere tüy hafifliğinde -sadece değdirsem kıyamadan öpmeye bile- 

ve çekip kapını ardımdan 

-ses yapar endişesiyle kapatamayıp aralık bırakarak bir parça-çıksam, seni sarmaladığım huzurla bırakıp mışıl mışıl uykunda

dudaklarımda hala yalan yanlış uydurma sözlerle bilmediğim dillerde mırıldandığım etnik şarkılar kirpiklerimde asılı birer damla...

Üstüne örttüğüm huzur hücrelerine emilmiş olarak uyansan sen adam saatler sonra hiç olmadığınca esrik bir mutluluğa 

-anlam veremeyerek kapının aralıklığına-

bana dair tek bir kare bile kalmamış olarak hafızanda...........

YORUM EKLE