Sorunlu kentler

Kendimize yeni  alanlarda kentler kurup imar ederken, yerleşirken aynı zamanda kent sosyolojisi diye bir ilim dalını anlamak ve geliştirmekten aciz kaldık...

Eski kentlerin etrafına,içine,aralara hiç düşünmeden fütursuzca daldık,mimarisini ve dokusunu bozup sonra da,zamanın en usta şairlerinin kıymetli el yazmalarının satır aralarına  adeta ciklet manilerini yazdık ve sonra da ne de güzel uydu, diyerek birbirimizin yalancı şahidi olduk...

içinde yaşayacak olanların varlığını hiç bir hesaba katmamak gibi bir pişkinliğe ve vurdumduymazlığa büründük...

Köy,aşiret,klan,derebeylik gibi  feodal yapıların peşleri sıra getirdikleri,kent hayatına zoraki iktibas ederek aktarma cinliğiyle, gelecek kuşakların yaşama alanlarını daraltıp, onları beton yükseltilerin gölgesinde bir hayatı idameye  zorladık..

Geleceğin aynasına her baktığımızda; bize asık yüzle bakan, memnuniyetsiz ve somurtkan  insanlarla göz göze gelir gibiyiz...

Rant hinliği ile uydurduğumuz yasaların gölgesinde büyük günahların edindirdiği servetlere ulaştık.. iktisatçıları çılgına döndüren kent rantları adı altında yepyeni sektörel kazanç yolu edindik..

Kent yaşayanlarının kahir ekseriyetini ; alın terinin,emeğin iktisaden mutlu olmanın ve bütün bunların hakça  kazanmak için yetmediği gerçeğinin dehşetiyle baş başa bıraktık...

Bulvarlar ve oralara giden bütün yollar tutulmuş,yetmemiş;sahiller,kumsallar,orman,ve akarsu kıyıları kapalı piyango çekilişlerinde elden gitmiş,ata yadigarı dualı vakfiyeler ise  hırsız ve haramilerin yatağına zorla sokulmuş birer kapatma oldu...

Tarihi mekanlar restore gevezeliği  adı altında,zevk ve estetiği katleden hilekar sarrafların kristal camları elmas diye yutturmalarıyla sonuçlandı.En kıymetli  emek ve zarafet işli taşlarımızı alıp, bize suluboya ile boyanmış alçıdan kolonlar,tabaklar bıraktılar...

Politikanın çirkefleşmiş insan tipleriyle birlikte anılması,kentler için doğabilecek iyimser bir iklim ihtimalini daha ilk baştan yok ediyor...

Kim onaracak peki bu eğri büğrü duvarları,çarpıklığı,çalınmış geleceği kim tevdi edecek geleceğe,hani şehir eminleri..?

Toplumların medeniyet yarışının ancak  kentlerden başlayacak olması gerçeği, gelecek vaad eden nizami caddeleri,mimarisi,parkları ,bulvarları,temiz havası,içilir suları, parkları,ormanlarla çevrili ,insanların yüzünü güldürecek iklimlerin içinde kurulan hanelerinin  var olma ihtimali hani?..

 O zaman yegane çaba; tabiatla,dünle arasına mesafe koyacak tehditlerin bertaraf edildiği; onu, büyük bir  kasaba, köy diskuru içinde tutmak isteyen çarpık ve çirkin adamlardan, yasalarından kurtarmak gerektiğine dair bir kaygının ve kavganın her kentlice benimsenmesi gerekir!..

Kentlerin, önce birer zihinsel devrime ihtiyacı var!

YORUM EKLE