Suçun iki yüzü

Birleşmiş Milletler raporuna göre, Dünyada ki  yıllık uyuşturucu madde cirosu 1.3 tirilyon dolar.

Ülkemizde ise,bu cirodan düşen payı başta terör örgütü PKK ve türevi örgütler alarak -konvansiyonel (geleneksel) kaçakçılar hariç - sadece kenevirden 500 milyon tl,uyuştucudan ise 1.5 milyar dolar elde ediyor.

Hali hazırda finansmanını uyuşturucudan elde eden dünyada ki ‘’narko terör’’örgütleri uluslararası güvenlik litaretürlerine göre;  PKK/KCK ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri(FARC), Tamil Elam Bağımsızlık Kaplanları (LTTE) ve Özbekistan İslami Hareketi (IMU) dir.

Bu silahlı yapılar; bir yandan milli,dini ve özgürlükçü ideolijilerle kendilerine insan kaynakları alanı ve masum bir düşünce zemini yaratırken;diğer yandan, reelde, nasıl bir işin içinde oldukları,neyle iştigal ettikleri apaçık ortadadır.

Bütün bunlarla, kiriminal noktasından bütün ülkeler ,değişik yasal yollarla mücadele etmekte,ağır cezalar,yaptırımlar uygulamaktadır.

Suçlar dünyasının karanlık ve kirli senaryosunun ana başlığı olmaya ;daha uzun seneler bu örgütler; coğrafyalarının adı ve yeri değişsede, süreceğe benziyor.

Gelelim ülke içerisinde gerçekleşen; her zaman etkili,zinde  yapısını oluşturan,sözde hükümetler ve yerel yönetimlerin seçilmiş,atanmış  o masum çalışkan,fedakar bürokratlarına...

Kişilikleriyle ,nüfuzlarıyla  konumlandıkları yerden oluşturdukları ,sık sık idari düzenlemeler  ve ilaveleri de katarak,ülkemizde her yıl;  Prf.Dr. Kemal Üçüncü hocanın da belirttiği gibi‘’il,içe belediye mücavir alanında  oluşan imar rantı uzman hesaplamarına göre yaklaşık 100 milyar dolar civarında’’ demektedir. İmara açılan arazilerin  birer beklenti haline getirildikleri  ve tam bir vurguna dönüştürülen rantın(kara para) bölüşümü ise,  siyasal partilerin tepesinde duran şahıslarca kasaba kurnazlığı içinde çaktırmadan buharlaştırlmaktadır ...

Şehirlerimiz her yıl biraz daha fazla kirlenirken,ucube yapılar bağrına adeta bir düşman hançeri gibi sokulurken,içinde nefes alınmayan devasa gri beton bloklarının arasında kendimizi ve gelecek nesillerimizi nasıl yok ettiğimizin farkında bile değiliz.

Bir yandan,  yukarda bahsedilen kanlı paraları elinde tutan terör yapılarıyla mücadele ederken zayi olan insan ve ekonomik kayıplarımız,diğer yandan, gözümüzün içine baka baka şehirlerimizin ,arazilerimizin yok edilişine şahit olup,yoktan para üreten sahtekarların elinde eyilip,bükülebilen naylon oyuncaklara dönmekteyiz.

Hülasa artık,para uğruna geleceğimiz çalan bir sınıf var.Bunlar; ha üniforma giymiş dağlarda ve ormanlarda saklı,ha ,sözde bize hizmet getirecekleri hükümet ve belediye binalarında  barınan,on kuruşluk varlık ve istikballerini bize borçlu olmalarına rağmen işleri yalan ve aldatma olan yeni bir sınıfın var olduğu bilincine artık erişmektir...

Ve daha da kötüsü de nedir biliyormusunuz;  belki ,bir parmakta biz alırız , anlayışında olup,beklerken çoğalan ,etrafımızda sabah akşam bizimle aynı yerde duran sefil bir tufeyli gerçeği...

YORUM EKLE