Doğal nefes ile mucizeler gerçek oluyor

Doğal nefes çalışmalarına olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Bu çalışmalardan biri de 13 Temmuz'da İstanbul Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü’nde gerçekleştirildi. Etkinliği yöneten Nevsah Institute stajyer lider koçlarından Seçil Karanlık ile yaptığımız geniş kapsamlı söyleşinin ikinci bölümünde birbirinden ilginç bilgiler yer alıyor.

Doğal nefes ile mucizeler gerçek oluyor

Doğal nefes çalışmalarına olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Bu çalışmalardan biri de 13 Temmuz'da İstanbul Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü’nde gerçekleştirildi. Etkinliği yöneten Nevsah Institute stajyer lider koçlarından Seçil Karanlık ile yaptığımız geniş kapsamlı söyleşinin ikinci bölümünde birbirinden ilginç bilgiler yer alıyor.

Evet nerde kalmıştık?

Etkin İnsan Enstitüsü’nde yaptığımız Doğal Nefes Grup çalışmalarının ilkini verimli bir şekilde gerçekleştirdik ve Eylül ayı itibariyle devam edeceğiz.

Şu sıra Kastamonu Mucize Kursumuz 27 Temmuz’ da başlıyor bir yandan onun hazırlıkları ve tatlı heyecanı devam ediyor. Bol oksijenli, doğal ve sağlıklı besinlerle doğal bir ortam sunan bir oteli tercih ettik.

Nefes Koçluğu Federasyonu ücretsiz çalışmaları da yapıyorsunuz. Federasyonun kuruluş amacı ile ilgili bilgi verir misiniz?

Türkiye’ de Nefes koçluğu mesleğinin belli bir standartlar zeminine oturmasını sağlamak yanında bizim amacımız Nefes ve Yaşam Koçluğu alanında yapılan eğitimlerin de federasyonun denetimleri ve sınavları sonucunda  yeterliliğini saptamak, işi bilen, bilmeyen çok fazla oluşum var. İnsanlar bu alanlara vakit ve nakitlerini harcıyorlar, insanın bütünsel sağlığını ilgilendiren bir yerde önemli bir misyonumuz olduğunu düşünüyorum.

Nefes Koçluğu bir terapi şeklidir diyebilir miyiz?

Terapi şeklidir diyemeyiz. Nefes terapisi diyenler oluyor, ama hayır. Nefes Koçluğu; nefesi bir davranış biçimi olarak inceleyen sistem ve birçok kişi çocukluğunda sahip olduğu doğal nefes alışkanlığını, kendi kendine geliştirdiği bir davranış biçimi olan limitleyici nefes alışkanlığına dönüştürüyor. Burada koçluk devreye giriyor. Kişinin başında bir koç sürekli hatırlatıyor güvenli alan dediğimiz bir alana hapsolmuş durumda olan nefesin açılması için, kişiye sürekli “haydi şimdi, daha hızlı, daha yavaş gibi komutlarla yapıyor bunu, çünkü gereğinden hızlı alabiliyor, gereğinden yavaş alabiliyor, gereğinden fazla diyafram nefesi alabiliyor, çaba nefesi dediğimiz bedeni zorladığı bir şekilde nefes alıp verebiliyor, sığ nefes dediğimiz kendini, varlığını sürekli sığlaştırdığı küçülttüğü bir nefes şeklinde olabiliyor. Bir günde ortalama 86.400 kez nefes aldığımızı düşündüğümüzde bedenin gereksiz eforuna sebebiyet veriyoruz. Enerji düşüklüğü ve nefesin fonksiyonel kullanılamaması ile birebir bağlantılı olan hücrede yeterli miktarda oksijen olmayışı ile birlikte gelişen pek çok hastalığa da davetiye çıkarmış oluyoruz.

Nefes Seansı nasıl yapılıyor? Seanslar hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?

Nefes koçluğu seansı, ağızdan derin nefesler alırken kişinin nefesindeki limitleyici alışkanlıklarının koç tarafından analiz edilmesiyle başlıyor.  Tespit edilen probleme uygun olarak yüz yüze uygulama yapıyoruz.  Nefes koçu olarak ellerimizle bedenin üzerinde çalışıyor ve seans boyunca gerekli olan yerlerde olumlamalar söylüyoruz. Seans bir mat üzerinde yatarak, gözleri kapalı şekilde bizim aracılığımız ile müzik eşliğinde devam ediyor.

Siz aynı zamanda yaşam koçusunuz diyebilir miyiz?

Yaşam koçluğu sisteminden destek alıyoruz.  Bizde yine de esas olan kısım nefes koçluğu seansı. Zaten saatlerce kişinin farkındalığa ulaşması için çaba harcanabilen bir durum, nefes seansı sırasında öncesinde yapılan etkili yaşam koçluğu soruları ile hızlı sonuçlarla ilerlememize yardımcı oluyor.

Örneğin ben limitleyici diye tabir etiğiniz nefes alışkanlığı dediğiniz duruma sahipsem seans sırasında ya da normal yaşamımda bedenimde neler oluyor? Aşırı nefes alsam limitlemesem ?

Aslına bakarsanız aşırı nefes almaya çalışmak da limitleyici bir durum. Örneğin bir kişi aşırı nefes alıyorsa (burada da bir kontrol mekanizması mevcut), yani bizim mekanik seviyede tespit ettiğimiz disfonksiyonel nefes alışkanlıkları varsa tıp dünyasında bilinen “hipokapnia” denen durum oluyor. Akciğerlerdeki karbondioksit basıncı düşüyor, vücudun ph dengesi bozuluyor, hemoglobin, oksijen oranı düşmese bile dağıtımı imkânsızlaşıyor, kronik yorgunluk, ağrılar vs. olmaya başlıyor. 

Limitleyici nefes alışkanlığı sebebiyle gereğinden yavaş nefes alan birine hızlı nefes aldırdığınızda hipokapniye girebiliyor. Böylelikle nefes koçu olarak, kişinin sürekli zaten içinde bulunduğu fiziksel-duygusal halin içine bilinçli bir şekilde sokup çıkararak yaşamdaki her duruma, her duygu durumuna adapte olmasını güçlendirmiş oluyoruz. Yaşamında görmezden geldiği durumlar, yok saydığı alanlar için kişi zaten sürekli hipokapni seviyesinde yaşam enerjisinin altında bir enerjiyle yaşıyor. Bu defa uyumsuzluk, güçsüzlük, hayatla baş edememe gibi sorunlar da yaşıyor.

Buradaki ince çizgi şu ki: nefesin fonksiyonel yani açık olması dediğimiz durum yaşamın koşulları içinde yıllar süren alışkanlıklarınla değil de;  gerektiğinde hızlı, gerektiğinde yavaş nefes alabilir hale gelmen. Yani nefesinin yaşamın doğal akışıyla uyumlu hareket etmesi

Doğal akışla uyumlu hareket etmek?

Doğal akışla uyumlu hareket ettiğinde bir kere daha doğal biri olursun. Yaşamla da daha doğal bir şekilde akarsın.

Sizce pozitif olmak adına mı bütün bu çalışmalar?

Hayır. Burada da yine şu ince çizgi çok önemli. Sürekli iyi sürekli pozitif olmaya çabalama hali de nefesi limitleyen bir davranış biçimi. Her durumda aynı tepkiyi veren robotik bir davranış biçiminden aslında insanın doğal haline yani bebekliğinde alıyor olduğu doğal nefesine dönmesini esas alıyoruz. Bedendeki enerji akışı böylelikle ancak nefesin akışı gibi kesintiye uğramadan sağlanmış oluyor.

Seansta  bağlantılı ve ağız nefeslerinden bahsediyorsunuz?

Burada amacımız akciğerlere yüksek seviyede oksijen veriliyor ve bunun yarattığı basınçtan faydalanılıyor. Tıkanmış olan bir boruyu yavaş yavaş su dökerek açamayacağınız gibi. Hava yolunda ritmik ve derin nefeslerle basınç oluşturulmasıyla  akciğerdeki gaz değişiminin daha iyi yapılması sağlanıyor.

Faydalarını biraz daha açalım o halde:

Nefesin 3 seviyede etkisi var.

Fiziksel seviyede:

Sistemimizin ihtiyaç duyduğu oksijen miktarını da kısıtlamış oluyoruz disfonksiyonel alışkanlıklar sebebiyle. Bir kere hücre yenilenmesi sağlar, doğal nefes alıp verme kişiyi rahatlatır, bildiğiniz bir şeydir öfkelendiğinizde çık bir hava al gel sen, camı aç da sakin nefesler al denir.  Disfonksiyonel nefes alışkanlığı sebebiyle savaş veya kaç reaksiyonunda tepkiler verebiliyoruz. Tabiki yeri geldiğinde savaş veya kaç, fakat her duruma savaşmak veya kaçmak tepkisiyle davranış ve nefes biçimi geliştirdiğinde bu defa bedeninde kronik ağrılara sebebiyet veren bir durum oluşabiliyor. Stres düzeyini normal seviyelerde tutarak, bağışıklık sistemini korur ve güçlendirir. Bedeni toksinlerden arındırır, canlılık, güç ve zindelik kazandırır.

Zihinsel Seviyede:

Bilinçaltı kalıplarının temizlenmesini sağlar. Bastırılmış duyguların boşalımını sağlar. Zihnimizde panik ve kaygı yaşatan düşünceleri durdurmanın en etkili yoludur.  Böylelikle olaylara farklı bakış açılarından bakabilmemizi sağlar. Nefesin alışkanlık haline dönüşmüşse çünkü her olaya aynı kalıplarla tepki vermeye başlıyorsun ve nefes bunları da dönüştürür.

Ruhsal Seviyede:

Anda olma hali değimiz halle birlikte dinginlik denge ve huzur getirir. Kendi yaratıcı özümüzle olan bağlantımızı sağlar.

Sizin sağlık alanında bir geçmişiniz de var

18 yıl hemşirelik meslek alanında çalıştım.

Çok çeşitli işlerle uğraşmış gözükseniz de pilates ve yoga eğitmenliğini de düşündüğümüzde hep insanı sağlık alanında ileriye taşıyan alanların içinde yer almışsınız

Evet. Bu bir tesadüf olmasa gerek benim hayatımda

Pilates eğitmenliği ile yolculuğum başladı demiştiniz

Evet. Pilates eğitmeni olmaya karar verdiğimde sürekli boynu ve beli tutulan, iğnelerle ancak kendine gelebilen biriydim. Çekilen MR lar sonucu bana söylenilen şuydu ki : omurgan ile ilgili doğuştan gelen bir sorun var, kaslarının buna uyum sağlama sorunu var ve bununla yaşamayı öğrenmek zorundasın. Ağır taşımamalısın, terlememelisin, stresini azaltmalısın ve de ilaçlar… Bununla yaşamak zorundalığı sanırım bende güdüleyici bir etken oldu. Boyunluklar takıldı, diyazemler yapıldı, fizik tedaviler derken bir karar verdim bununla yaşamayacaktım.

Başka fiziksel  rahatsızlıklarınız  da var mıydı?

Fibromiyalji denen yine bana çok şiddetli ağrılar ve sıkıntılar yaşatan bir durumum da vardı.  Bunun için de sanki onunla yaşamaya çalışmalıydım, ağrı kesicilerle iyiydim bir süre düzeliyordum sonra yine eskiye dönüyordum. Ben şu anda 20 li yaşlarda yaşadığım hiçbir fiziksel rahatsızlığı artık yaşamıyorum.  Kendimi daha genç zamanlarımda olduğumdan kıyaslanamaz bir biçimde çok daha enerjili hissettiğim de kesin. Ve tabi ki kendi deneyimlerimin de bana kattıkları sayesinde bu yolda ilerlemeye devam ediyorum. Bir kere nefes koçluğu sonrasında 6 yıldır bir kez grip oldum mu hayır peki aşı oldum da mı olmadım o da hayır. Hasta olmuyorum artık herhangi bir şekilde desem yeridir, yani unuttum  (gülüyor) Her ay düzenli ağrı kesiciler olmadan yaşamayı düşünmeyen ben yine 6 yıldır kaç kez ağrı kesici aldınız derseniz nerdeyse hiç diyebilirim.

Güncelleme Tarihi: 22 Temmuz 2019, 23:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER