2018-04-01 14:58:00

Bulut özlemi

Nurettin Beyaz

01 Nisan 2018, 14:58

Rüzgarların önünden koşarak ,sağa sola savrulan bulutlar,siz olmasaydınız şu sevdiğimiz,koklayıp,okşadığımız güller çiçekler ne olurdu güneşin o tükenmeyen yakıcılığında...? O, güzelim naif yapraklar nasıl karşı koyardı sıcağın maviliğine..?

Ya, serinletici varlığınızın altında; o güzel başlı sunalar,yaban kazları,turnalar,ak güvercinler nasıl kanat çırpardı yeni yurtlara doğru..?

Şu toprağa kim acırdı, koynunuzda sakladığınız avuç avuç suyu kim içirirdi..?

O kızıldan,griye,beyazdan ,karaya dönüşen her rengiyle uzaklara haber taşıyan,heybetli dağların,engin denizlerin tarifsiz yalnızlığına eşlik edip paylaşan bulutlar...

Siz olmasaydınız ,çöllerden geri dönebilirmiyidi Leyla'sına Mecnun..?

Başımızı kaldırıp, size bakmayalı çok olmuş anlaşılan; yüzümüzün gölgelendiği, gülümsemek ve içtenliğin kaybolup meçhule gittiği o günden beri.

Bir bir küstürmüş üz bulutları,farkına bile varamamışız...

Onu; sebepsiz,başı boş dolaşan hikmetten uzak varlıklar sanmışız..Ah, bu ne büyük yanılgı..?

İçimizde kopan büyük kargaşa var çoktandır.

Göğüs kafesimizin içine, her gün kürek kürek atılan bir kömürün yanışıyla gelmiş gibiyiz sanki dünyaya…

Bütün bu olup bitenlerden, bi habermiş gibi yapışımız yok mu, işte, o daha feciydi..Hey,neysin,kimsin sen?demeyecek gibiyiz ömrümüzce neredeyse..?

Bir bozkırda düşünün kendinizi mesela: masmavi, sonsuz gibi duran bir gök var, altında soluklanmak için el kadar da olsa üstünde umut yüklü bir bulut gerek bize..

Tezeneler arşı nasıl titretir,yaşlı bir dut ağacının gölgesi altında medet diyerek?

Ya, zavallı ağacın buluta olan o içli seslenişini kim duyar ? Yoksa, zavallı ağaçla birlikte boğulacağız muhakkak…

Acaba, Aytmotov’un bahsettiği o yaşlı kahine, Cengiz Han, güneşin battığı yere doğru açacağı seferi haber ederken,kahinin, ''öyleyse başının üstünde duracak olan bulutu görünceye kadar git'' deyişini, kim duydu? 

Bulutlar, Tanrı’ kut’unun bir nişanesi değil mi?

Bulut; çıkabileceğimiz zengin yoksul en yüksek taht,oradan aşağılara bakıp keyiflenmek ayrı bir baht!

Tırmanın yeryüzünün en yüksek merdivensiz damına !

Güneşin yanı sıra, içimizdeki yanan ateşle kavrulurken bizi serinleten buluttan bir gölge o.

Kuşların altında can bulduğu,bizlerin ise üstünde olmaya imrendiği, heybesinde yağmur ve ümit yüklü dört yana koşan bir sonsuzluk atı, değil mi o? 

Bulut; kaostan,kaygılardan bunalmışlara, çölde ağır ağır ilerleyen kervana, koğuşunun bahçesi kadar gökten özgürlüğe susamış mahkuma selamdır, kavuşamamış, uzaktaki aşıkların birbirine yazdıkları mektupların saklı olduğu zarftır.kimimize göre göklerde gezen bir postacıdır o!

Hasılı, el kadar bir bulut bile olsa, ovaların sonsuzluk gibi uzandığı yerlerde yegane bir sığınak olur bize…

Ve asla; göklerden ümidi kesmeyelim, başımızı öne eğmeyelim ’’ bir, yerinde durmaz bulut işte !’’ deyip ondan vazgeçmeyelim…

Bulutla kalın!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.