İmamoğlu'ndan önemli açıklamalar

Gündem

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen "Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu"nda; “İklim değişikliği geleceğimiz için en büyük tehlike. Ne yazık ki zaman geçtikçe azalan değil, artan risklerle baş başayız ve etkisini çok güçlü hissediyoruz. Harekete geçme konusunda, gelecek zamanı tarifleyen değil, bugün eylem halinde olduğumuz konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumundayız. Fazla zamanımız yok. Hızlı ve toplu bir şekilde önlem almamız şart. Çevreyi, diğer canlıları hor gören kibrimizden sıyrılmalı ve bakış açımızı değiştirmeliyiz” dedi.

Kadıköy Belediyesi, Danimarka ve Hollanda İstanbul Başkonsoloslukları ile Marmara Belediyeler Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği "Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu", Alan Kadıköy’de yapıldı. Sempozyuma katılarak bir konuşma yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, öncelikle toplantıya katılmaktan duyduğunu memnuniyeti dile getirdi. Kadıköy Belediyesi ve Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile sempozyumun direktörü Güneş Cansız'a teşekkür eden İmamoğlu, şunları söyledi:

"ÜÇ ANA TARİFLE MANİFESTOMUZU BAŞLIKLANDIRMIŞTIK ADİL, YEŞİL VE YARATICI İSTANBUL: Öncelikle şunu ifade etmek isterim 2019 yılında yerel seçime girerken üç ana tarifle manifestomuzu başlıklandırmıştık. Adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul. Dolayısıyla aslında görevimize başladığımız ilk günden itibaren yeşil kavramının bir şehir için ne kadar önemli olduğunu ve ana prensiplerimiz bu kavramlar üzerine oturduğunda İstanbul'un hak ettiği yere erişeceğini biliyorduk. Bütün çalışmalarımız bütün stratejimizi bu üç ana unsur odağına alarak yolculuğumuzu başlattık. Zira iklim değişikliğinin dünya için en önemli tehdit olduğunu ve iklim değişikliğiyle mücadelenin de asla sınırları olmaksızın bütün dünyanın ortak meselesi olduğunu, bu anlamda da gerçekten büyük bir birliktelik alanı oluşturabileceğimizi biliyorduk ve bu noktada bütün organizasyonlara, bütün toplantılara özenli bir biçimde katılarak İstanbul olarak sorumluluğumuzu yerine getirmenin şart olduğu bilinciyle hareket ettiğimizi yine sizlerle paylaşmak isterim.

BARIŞ VE GÖÇ MESELESİ DÜNYA İÇİN ÇOK ÖNEMLİ: Dünyada iklim değişikliği mücadelesiyle birlikte ne yazık ki önceliğin bu olması gerekirken, yaratılan sorunların da bizleri yorduğunu, başta yakın coğrafyamızda ki savaş ve aynı zamanda yine içinde olduğumuz ortamı etkileyen ve bütün dünyayı bu anlamda mutlak düşündürecek olan göç meselesinin de önemli meseleler olduğunu ve bunun da yine aynen iklim değişikliğiyle mücadele süreci olduğu gibi ortak akılla ve ortak düşünceyle hareket edilmesi gereken alanlardan ikisi olduğunu ifade etmek isterim. Yani barış dünya için çok önemli. İklim değişikliğiyle mücadeleyle birlikte, aynı zamanda göç meselesi de dünya için çok önemli. Bu üç unsur, üç olayın üç sorunun yine altını çizelim ki gerçekten sınırları yoktur. Gerçekten bir tek ülkesi veya muhatabı yoktur. Topyekûn çözüm bulunması gereken, birlikte düşünerek, birlikte konuşarak hareket edilmesi gereken alanlar.

ÇEVREYİ, DİĞER CANLILARI HOR GÖREN KİBRİMİZDEN SIYRILMALI VE BAKIŞ AÇIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ: Bugünkü konumuz üzerinden elbette söyleyeceklerim de var. İklim değişikliği geleceğimiz için en büyük tehlike. Ne yazık ki zaman geçtikçe azalan değil, artan risklerle baş başayız ve etkisini çok güçlü hissediyoruz. Harekete geçme konusunda az önce değerli başkanın da ifade ettiği gibi gelecek zamanı tarifleyen değil, bugün eylem halinde olduğumuz konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumundayız. Fazla zamanımız yok. Hızlı ve toplu bir şekilde önlem almamız şart. Çevreyi, diğer canlıları hor gören kibrimizden sıyrılmalı ve bakış açımızı değiştirmeliyiz.

SORUMLUĞUMUZUN FARKINDAYIZ: Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük görev nereye düşer derseniz, bu mücadelede en ana aktörlerin şehirler olduğunun da farkındayız. İstanbul 16 milyonluk bir şehir. Ama bu resmi nüfusunun yanı sıra mültecileriyle ve diğer misafirleriyle, öğrencileriyle etkin 20 milyonluk bir kent. Avrupa'nın en büyük kenti ve aynı zamanda dünyanın da sayılı büyük megapollerinden birisi. Kentimizin bugününü ve geleceğini ortak akılla bilimin ışığında planlarken bütün bu hacmiyle sorumluluğumuzun farkındayız. 2050 yılında İstanbul'un hayatın tüm çeşitliliğiyle canlı ve özgür olduğu, herkesin iyi yaşadığı, demokratik bir dünya kenti olması hedefiyle, bu tarifle İstanbul 2050 Vizyon Stratejisi'ni oluşturduk. Bizi bu hedefe taşıyacak yol haritasını paydaşlarımızla birlikte çizdik ve bunun sadece kent içinde yaşayan paydaşları değil, dünya ekseninde başvurduğumuz kaynaklar, kurumlar, kuruluşlar ve de belediyeler vardı. Bu çalışmayı hazırlarken geleceğin dünyasını şekillendirecek 5 kriz alanı belirledik. Yine kentin gelişimi ve kalkınmasıyla ilişkili belirlediğimiz 7 ana temadan biri de çevreyi koruyan ve değişen iklime uyumlu olabilmek. Yine geniş katılımla oluşturduğumuz İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde kentsel yayılmayı durdurmayı, mevcut yapılı çevrenin ise depreme dayanıklı, enerji verimliliği yüksek, yatayda ve dikeyde yeşille bütünleşmiş biçimde gelişimini destekleyen bir şehir olabilmek.

MEVCUT AKTİF YEŞİL ALAN ORANINDA YÜZDE 100 ARTIŞ HEDEFLİYORUZ: 2050 yılına gelindiğinde İstanbul, kentsel yayılmayı durduran az önce başkanımızın özenle üstünde durduğu kuzey yaşam koridoru ve yaşam vadileri ki bunlarda kuzey-güney ekseninde kentin içindeki hava koridorları olacak şekilde doğal yaşamla iç içe bir kent olabilmek. Sadece yaşam vadileriyle bile mevcut aktif yeşil alan oranında İstanbul'da yüzde yüz artış sağlamayı hedefliyoruz. Kuzey yaşam koridoru çerçevesinde temiz üretim alanları, kırsal kalkınmaya katkıda bulunacak tüketici pazarları, yerel kalkınma birimleri gibi yeşil dönüşümü destekleyecek işlevlerin yer alacağı ortamları şimdiden hazırlamaya başladık. İstanbul'un Kuzey Ormanları'nın su havzaların, kırsal yerleşmelerin bulunduğu bölgelerin korunması için de eyleme geçtik ve bu çalışmayı büyüterek devam ediyoruz. Örneğin; bir başka husus yine 2050 hedeflerimiz içerisinde 2050 yılına kadar toplu taşıma filomuzu yüzde yüz çevre dostu araçlarla donatmayı hedefliyoruz ve etkili bir biçimde hızlı hareket etmeye gayret ediyoruz. Deniz araçlarını da tümüyle taşıma filomuzun elektrikli araçları haline getirerek temiz araçlara dönüşümü sürecini hep birlikte yürütüyoruz. Yani ulaşımda denizin ve raylı sistemlerin payını da arttırarak bu şekilde karbon nötr olma hedefimizin de parçalarını tek tek oluşturuyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAYI DA KENTİMİZDE HIZLA TASARLIYORUZ: Tabii bir diğer önemli konu da şehrimiz adına böyle kalabalık ve büyük bir kent adına atık yönetimi. Elbette atık yönetiminin ilçeler bazında başlayan ayrıştırma süreciyle beraber büyükşehir ekseninde de çözüme kavuşturmak zorunda olduğumuz bölümleri söz konusu. Son iki yıldır aştığımız atık ile enerji üreten tesisimiz ki Avrupa'nın en büyüklerinden birisi, yine biyometalizasyon tesisiyle beraber çok önemli adımları aslında atmış ve hayata geçirmiş olduk. Yenileriyle ilgili de şu anda proje aşamasının ilerleyen safhalarındayız. Çok yakın zamanda bu kapasiteyi arttıran yeni tesislerimizin temelini hep birlikte atacağız. Biyolojik ve ileri biyolojik arıtma ile arıtılmış atık su oranını İstanbul'da mevcut bitirmek üzere olduğumuz, başlattığımız ve planlanmış projelendirilmiş, başlanacak projelerle tümden yüzde yüz oranına çıkarmış olduğumuz bir kent haline geleceğiz. Sürdürülebilir tarım, yenilenebilir enerji ve özellikle yatırımlarla sürdürülebilir kalkınmayı da kentimizde hızla tasarlıyoruz. Bunu da en üst seviyede destekleyen bir şehiriz, onu da ifade edeyim.

İSTANBUL, 'İKLİM NÖTR' VE 'AKILLI ŞEHİR' ÇAĞRISINA KABUL EDİLEN, 100 ÖNCÜ ŞEHİRDEN BİRİDİR: İstanbul, 'iklim nötr' ve 'akıllı şehir' çağrısına kabul edilen 100 öncü şehirden biridir ve bu anlamda C 40A Anlaşması'na imza atmış Türkiye'deki tek üyesidir. Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede dünya kentleriyle iş birliği içerisinde hareket etmeye, kentimizin daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlamaya ve bu entegre çalışma düzeni içerisinde her kentin deneyiminden açık bir biçimde faydalanmaya, kendi deneyimlerimizi de bütün dünyayla cömert bir biçimde paylaşmaya hazır olduğumuzu buradan ilan etmek isterim.

İKLİM KRİZİNE KARŞYI TÜM İSTANBULLULARLABİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ: İklim krizine karşı tüm İstanbullularla birlikte mücadele ediyor olacağız. Bunun tek başına bir kurumun işi olmadığının farkındayız. Yani aslında kentte yaşayan 20 milyon insanını harekete geçirerek ve bir seferberlik hali içerisinde ancak başarıya erişileceğini biliyoruz. İstanbul 2050 yılında doğa ile uyum içinde yaşayan dayanıklı, karbon ayak izi düşük, iklim adaletini ilke olarak benimseyen, farkındalığı çok yüksek bir kent olacak ve bütün bu sıfatlarıyla hem Avrupa’nın örnek ve öncü kentlerinin başında olmasını istiyoruz hem de aynı zamanda dünyaya da bu anlamda bu güzel coğrafyanın en stratejik konumundaki şehir olarak iklim değişikliğiyle mücadele konusunda ve sürdürülebilir kentler olabilme, yaşanabilir şehirler olabilme noktasındaki en örnek kent olabilmeyi hedefleyen ve bu doğrultudan asla vazgeçmeyen prensiplerle devam ediyor olacağız."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.