Hırs ve insan

Hırs ve pişmanlık;

İnsan aklının bedeniyle birlikte sürüklendiği, bir cinnet sokağına düşüşü,dizlerinin üstüne çökerek kendi (sonunu)ölümünü karşılama seronomisidir...

Tarih ve insan sergüzeşti ,bu büyük hikayenin paradoksal özeti gibidir, tüm hayatı boyunca yaşadıklarının akisleri ve gölgeleri biteviye vurur yeryüzüne...

Etnoğrafya müzeleri; insanların, uğruna kendilerini tükettikleri meta ile doludur...

Sonsuza kadar,(?) iktidar sahibi kalmak gibi; bir tanrı tanımaz ahmaklığa talip oluşlarının kanlı,iğrenç yaşanmışlıkları geride bırakılır iken ,aklı selimin nereye gittiğine dair, kuşkularımız bizi hep nesiller boyu dimağımızı kemirip durmuştur!

İnsanoğluna musallat olan bu fikir ve anlayışla zamanın ahlakçıları olan; peygamberler,filozoflar ile onlara inanan yoksullar,mazlumlar mücadele ederken maalesef pek sonuç alamamışlardır...

Hırs ve pişmanlık; iktidar egemenliğini hegemonyaya,  zorbalığa dönüşen,kendi keyfi yasalarını ikame eden ve gittikçe büyüyen  narsiz'min elbisesine bürünerek aramızda dev aynalarıyla dolaşanların değişmeyen yazgısıdır.

Onlar;  tarih boyunca hırs gibi bir illete her  müptela oluşlarında, yaşattıkları acıların,zulmün pişmanlığını görebilecek kadar az bir ömür ve zamanları olmuştur genelde...

Ama; içinde çıktıkları topluma, kendi marazi saplantılarını ülke sınırlarıyla yeterli kalmayıp dışarıya da taşıdıkları ; insanın ve tarihin, hiç yabancısı olmadığı bir hadiseler sarmalıdır...

Kazananı olmayan bu nevrotik hırsın cezbesine tutulanların histerisi yüzünden insanlık  büyük elemler,ızdıraplar yaşamaştır. Yaşadıkları yerler artık,hüküm ve iktidarlarının dikenli sınırları ya bir açık hapishanedir halka, yahut düşünen,karşı çıkanlar için tımarhaneye döner gittikçe.

Ehil adamlar tüketilir,emanet denen  nesne de yok edilir...

İster, kendi şahsi hayatımızda, isterse toplumsal hayatta tercih edilen hırs,bizi aklın,inancın duvarlarını yıktırmaya zorlar...

Örnek mi görmek istersiniz? İşte ülkeler,işte öbek öbek insan manzaraları,işte tarih,mazi dediğimiz şu görkemli ölü...

Son söz olarak: Bekri Mustafa'nın; hikayede olsa, Ayasofya'ya imam tayin edilmesi, belki de kural denen zalim gömleğini yırttıran, en iyi bir seçim gibime geliyor... 

Dünyanın,memleketin ahvalini öbür taraftakilere ulaştıracak  sağlam bir ironiyle karışık mesajı, meyyitin kulağına  söyleyecek muhteşem tarifi ancak o yapabilirdi...

YORUM EKLE