Kan tutkusu

ABD, iki dünya savaşının son çeyreğinde maça girip rakip sahanın filelerin havandırarak maçı kazan(dır)maya alıştı.

Sonuncusunda iki şehri kökten yok ederek (Hiroşima ve Nagasaki)üstünde canlı adına ne varsa yaşayanlarını bitirdi.

Daha sonraları ise; bu, savaştırarak yok etme alışkanlığı 21 yıl sürecek Vietnam-Kamboçya  savaşlarına bazen vekaleten  bazen bizzat katılarak, iki kutuplu dünyanın oluşmasını,  onu izleyen gerginlik dolu yılları ve barut kokusunun geniş bir coğrafi yelpazede yayılmasını sağladı...

Uzak Pasifiğin nehirleri kan,ormanları yakıldı ve pirinç tarlalarına bombalar saçıldı. O yıllarda, çekik gözlü minyon insanlar portakal gazıyla tanıştılar.

Napalm bombaları,silah endüstrisinin  yeni fantezileri olarak sürdü cephelere neyin karşılığında?

İnsan hayatı ve dolar arasında o derin, sezilmeyen,gizlenen mübadelesiyle....

Sonuçta, 5 milyondan fazla ölü,yıkılmış şehirler ve insanın kendisi hakkında hissettiği kirlilik ve cinnetvari bir yaşanmışlık...

Bölünmüş bir insanlık; tirajik bir parçalanmışlık  ve içinde sancıyla  kıvranan bilinç...

Sistemler,ideolijiler ve vicdan kendini aynı terazinin kefesinde tartmaya kalktı ve sonuçta tahrip edilmiş bir insanlık ve onun çağıyla baş başa kaldı...

Gittikleri yerlere  lanet tohumları ekmeye;  kendi topraklarında önce Kızılderili halkları ve kültürlerini,sonra topraklarına Afrika’dan zincirlerle getirdikleri  kölelerin ‘’siyah’’olduğunu fark ederek geceleri liderliğini  bir büyücünün çektiği Ku Klux Klan (24 Aralık 1865) lar önderliğinde yok etmeye alışmışlardı…

Bütün bu kötü yönleri bilinen ve  yeni dünya diye anılan ; kaos ve iç karışıklıkları soktuğu ülkelerde elini kolunu sallayarak, gezip tozması,saygı görmesi,medeni insanlık tarihinin bütün birikimlerine inat,hafızasında adeta, simsiyah yağlı bir siyah leke  gibi durmakta.

Bu sefer; kötü ve çirkin yüzünü,ve bir yanıyla bizimde yakınında olduğumuz eski kıtayı, kadim kültürlerin,ırkların,dinlerin,mezheplerin,uyuşmazlıkların,kavgaların coğrafyası olan Mezopotamya yı, belki de kendini en iyi ifade edebileceği bir coğrafi alan olarak kolayca buldu...

Bölgecde,siyasi namusuzluğu karekter edinimiş; kendi halklarına ihanet edecek,alınterini ,madenlerini sömürtecek adamların sırf iktidar ve ikballerinin devamı uğruna işlemeyecekleri suçun olmayacağını gördü ve  yeni modern büyücüler eliyle şimdi durmaksızın kan akıtıyor... 

Doyumsuz hırslarıyla kitleler ölüyor,tabiat ölüyor, çağ ölüyor...Derdi, her yeri Vietnamlaştırmak...Yeni Pol pot’lar yaratmak .

İnsanlığa bunca baş belalığı yeter artık!

Biz Türkleri de  bu bataklığa çekmek istiyor, bunu herkes bilmeli,buraya giren çıkamaz,ulusların kireç,asit kuyusunu barındırır bu topraklar...

O yüzden; manasız heyecanlar ve hamasetlerle, elin başkentlerinde  cuma namazı kılma  gibi bir saçma paradoksla,eskilerde  kalan fetih çağlarını,milliyet, din kutsallarını  sulandıran  söylemlerle kimseler gelmesin bize...

YORUM EKLE