2020 yılında salgın döneminde yok sayılanlar onlar oldu

Bir yılı aşkın bir süredir devam eden ve Türkiye’de 9 aydır hayatı durma noktasına getiren koronavirüs salgınından en çok etkilenen kesimlerin başında sanatçılar geliyor.

2020 yılında  salgın döneminde  yok sayılanlar onlar oldu

Kimi günübirlik kazandığı parayla geçinen ve pek çoğunun geliri yok denecek kadar az seviyeye inen sanatçılar, koronavirüs pandemisinin tutunamayanlarından oldu. Resimden, heykele ve müziğe pek çok daldan sanatçılar, içinden geçtikleri 1 yıla yakın zorlu süreci Sputnik’e anlattı.
 Sokağa çıkma yasaklarının yanı sıra kültürel etkinlikleri iptal eden pandemi sebebiyle, sanatçılar sahneye çıkamaz, sergi gibi etkinlikler düzenleyemez hale geldi, film ve belgesel gösterimleri rafa kalktı. Henüz yaygın bir hal almasa da bu bariyeri aşmak için çeşitli sanat dalları sanal ortama taşınmaya başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, müze ve ören yerlerinin 3 boyutlu gerçek modellerinin internet üzerinden görülebilmesi için sanal turları erişime açtı. Çeşitli özel tiyatrolar, oyunlarını ‘sahneden naklen’ yayınlayarak izleyicilerinin maddi desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak 2020’nin son yarısında mutasyonla gündeme gelen Kovid-19 salgınının uzaması ihtimali, “farklı dallardaki sanatçılar daha ne kadar ayakta kalabilir” sorusuna da beraberinde getirdi. 

‘Çoğu sigortasız, kayıtsız çalışan müzisyenlerin durumu daha da kötüleşti, intihar edenler, enstrümanını satanlar var’
Yüksek Sadakat grubunun kurucusu, bas gitaristi, bestecisi ve söz yazarı müzisyen Kutlu Özmakinacı, pandemi sürecini en kötü geçirenlerin müzik sektöründekiler olduğuna işaret ediyor. Özmakinacı “Müzik sektörü ve emekçileri için temel bir düzenleme yok. Hemen hemen hepsi kayıt dışı yaşayan insanlar. Bugün kazanıp bugün tüketen ve yarın tekrar kazanmak zorunda olan insanlar. Müzisyen dediğiniz grubu zaman akustik gitarıyla müzik yapandan tutun, Kumkapı’daki balık restoranlarında çalanlara kadar pek çoğu sigortasız, kayıtsız çalışanlar oluşturuyor. Yani aslında yoklar. Bu tabloya bir de pandemi eklenince çalışma imkanları sıfırlanınca çok dramatik hikayeler duyuyoruz. İntihar edenler var, enstrümanlarını yani geçim kaynaklarını satan çok fazla insan var. Son bir ümit olarak satıp 3-5 bin lira alıp bununla da 2-3 ay karnını doyuracaklar, düşünün” diyor.

‘Türkiye’de ilk vazgeçilecek şey müzik, bir olay olunca ilk akla gelen konser iptal etmek’ 


Türkiye’de “hiç bir zaman ayakları yere basan bir sektör olmayan” müziğin durumunun pandemiyle birlikte daha kötüye gittiğine işaret eden Özmakinacı “Herhangi bir olayda ilk akla gelen konser iptal etmek olur. Yine toplumun müziği algılanış biçimi de çoğu zaman ‘bizi eğlendirin, haydi eller havaya’ bakış açısından çok farklı olmaz. Üstüne bir de, konserlerinin maalesef hastalığın hızla bulaşmasının önünü açtığı gerçeğini de koyarsak, müzisyenlerin ayaklar altında çiğnendiği koşulları daha iyi anlayabiliriz. Bu maalesef böyle sürecektir” diyor. 

‘Müzisyenler kayıt altında değil, Konya’daki bir mekanda müzik yapan insandan haberdar bile değiliz’ 
Özmakinacı’ya göre başta müzisyenler olmak üzere sanatçılara devlet desteği verilmesi ihtimal dahilinde bile değil: 

“Devlet için biz zaten çalgıcıdan ibaretiz. O yüzden bir destek beklentimiz yok. Aslında sadece müzik sektörü değil her sektörden insanların durumu kayıt altında olmalı. Türkiye'de müzik yapan kaç insan varsa bunların belli bir meslek örgütüne dahil olmaları ki her şeyden önce varlıkları belli olsun. Halbuki, bizim Konya’da bir mekanda müzik yapan insandan haberimiz yok. Almanya gibi bu sistemi düzgünce kurmayı beceren ülkelerde her şey, herkes kayıt altında ve durumları biliniyor. Ancak bunun olması için de kurumsal bir yapı gerekiyor. Bizde ise birkaç tane ‘saray konseri’ verildi. Bunun ötesine geçilemedi.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER