Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye ‘ABD’de 8 saat’ yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Grup konuşmasında kendisini hedef alan MHP lideri Bahçeli'ye yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye ‘ABD’de 8 saat’ yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
ABD gezisine yönelik eleştirilerine yanıt veren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Her kafadan bir ses; ‘Aman nasıl gidersin, senin aleyhinde kullanırlar’ eğer sen ülkeyi yönetmeye talipsen bir vizyonununuz, hedefiniz olmalı. Seni aklın da vizyonun da yetmez. Sen bilmezsin” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

41 KARDEŞİMİZİ TOPRAĞA VERDİK

– Keşke üzüntülü bir günde olmasaydık. Keşke bu kadar sorunlar yaşanmasaydı. Keşke siz sorunları çözmek için gelseydiniz ben çözüm önerilerini size anlatma fırsatı bulsaydım ama 41 kardeşimizi toprağa verdik. 41 evde yangın var. Babasız kalan çocuklar var.

– Her birimizin yüreğinde derin acılar var. Grup toplantılarına her sefer bir neşeyle başlamak isterdim. Bir espri ile, kucaklaşma ile, helalleşme ile, beraberlik ile başlamak isterim. Bu kadar kopukluk, ayrılık doğru değil. Yakışmıyor bize. Siyaset kurumunun bu kadar acımasız olması doğru değil yakışmıyor bize.

– Onların bir sloganı vardı. ‘Yüz karası değil kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası’ diye. Gittim, arkadaşlarım da gittiler. Ailelerin bir kısmını ziyaret ettim, yetkililerden bilgi almaya çalıştım.

20 YILDA 921 KİŞİ ÖLDÜ

– Derin bir acı var. Anne tabutun başında, eşi tabutun başında, kardeşleri tabutun başında… Bir ölüm var evet, genç bunların tamamı. Yazıktır, günahtır. Bir memleket böyle yönetilemez. 20 yıldır önlem alacağız diyorlar. 20 yıldır hâlâ önlem mi alacaksın sen?

*Dünyada bir numarayız maden kazalarında. Bu ölüm hangi gerekçe ile bizim karşımıza çıkıyor. Dünyada herkes maden çıkarıyor, niye en çok ölüm bizim ülkemizde oluyor?

– 921 kişi son 20 yılda hayatını kaybediyor. Devlet dediğiniz kurum vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlar. Biz belli odaklara hizmet eden bir devlet kabul etmiyoruz.

SUSMAYACAĞIM ARKADAŞ, SUSMAYACAĞIM!

– Uyuşturucu baronları ile beraber olacaksın, yolsuzluk yapanlarla beraber olacaksın, hırsızların dosyasını kapatacaksın, rüşvet alanları büyükelçi atacaksın Bay Kemal susacak…

– Susmayacağım arkadaş, susmayacağım. Masum öğrencileri hapse atacaksın, KHK ile işine son vereceksin. Devletin gücü bunlara mı yetiyor? Adalet, adalet. Söz verdim söz. Bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek arkadaş.

– Her ülkede maden ocağı var. Devletsen önce maden ocağına bakarsın. Aydınlatmaya, havalandırmaya, sensörlere bakarsın, düzenli kontrol edersin.

SAYIŞTAY’I GÖREVLENDİR

– Ondan sonra ‘Bütün kontrolleri yaptık, her şey dosdoğru’ dersin. Ayrıca müfettişleri görevlendirir. Devlete aitse Sayıştay’ı görevlendirir.

– Rapor gelirse raporun gereğini yapar. Sosyal devlette mekanizma böyle çalışır. Bizim gibi aklını saraya kiralamış olanların çoğunluğu oluşturduğu mecliste devlet böyle çalışmıyor.

O KOLTUKTA NEDEN OTURUYORSUN?

– Müfettiş raporu var, Sayıştay raporu var görmüyorsun. Soma faciasından sonra komisyon kuruldu. 111 öneri var, birisini dahi yapmadılar. O araştırma komisyonları göstermelik mi? Göstermelik değilse 111 öneriden neden biri dahi yapılmadı? Neden sormadın? O koltukta neden oturuyorsun?

BİLGİ VERMEM DİYOR

– Dün Plan Bütçe Komisyonu’na Merkez Bankası Başkanı geliyor. Bilgi istiyorlar, ‘Bilgi vermem’ diyor. Gönül isterdi ki, Plan Bütçe Komisyonu başkanı ‘Sen kimsin? Bu soruya cevap vermek zorundasın’ demesi lazım.

TBMM SARAYIN İPOTEĞİ ALTINDA

– Diyemiyor, derse saraydan fırça yiyecek. TBMM görevini tam anlamıyla yapamıyor. TBMM, sarayın ipoteği altındadır. Allah nasip ederse bu ipoteği kaldıracağız.

– Bir dönem maden faciaları sonucu hayatını kaybeden kardeşlerimizin evlatlarına devlet iş versin diye bir kanun teklifi verildi ve kabul edildi. 2013-2014 arası kabul ettiler.

– Sonra tekrar kazalar oldu. Bunların evlatları da iş sahibi olsunlar, onu reddettiler. Şehitler arasında ayrım yapıyorlar, kaza sonucu hayatını kaybeden kömür şehitleri içinde ayrımcılık yapıyorlar. Onunda sözünü veriyorum. İnşallah onu da halledeceğiz.

AYM’YE GİDECEĞİZ

– 29. maddeyi yürütmenin kaldırılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz. Ardından da yasanın tümü için Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz.

– Bu kanun çıksa da çıkmasa da Türkiye bir otoriter yönetimle karşı karşıyadır. Ya Anayasa kararını uygulamıyorum diyor. Daha ne yapacaksınız. Geçmişte AKP ve MHP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, dur demeyecek misiniz, adalet istemeyecek misiniz?

– Bakın kanun yürürlükte değildi. Türkiye gazeteciler sendikası Ankara şube başkanı Sibel Hürtaş'ı Meclis'e almadılar. Kendisiyle ilgili bir kanun görüşülüyor, Meclis'e gelmesi bundan daha doğal ne olabilir? Sokmuyorlar içeri. Kanun mu vardı? Hayır. Dayatma kültürü. Girmeyecekler içeri diyorlar.

PERGOLECİ FAHRETTİN TELEFON EDİYOR

– Bir üye AYM’ye seçildi, atandı. O iki kişi AYM’ye layık kişiler değildir. Makamını saraya borçlu olan bir yargıç Türkiye için, adalet için en tehlikeli olan kişidir.

– Anayasa Mahkemesi Başkanı doğruda saraydaki zata bakarak güçler ayrılığını anlatıyor. Anayasa Mahkemesi’nin süreci dinlemesi için davet ettiği gazeteci Alican Uludağ, pergoleci Fahrettin telefon ediyor ‘Onu içeri sokmayın’ diye. Şu düzene bakar mısınız?

– Erdoğan’a bir şey hatırlatmak isterim. Eski Malezya Başbakanı Najip Razak. Başbakan olduktan sonra bir uluslararası toplantıda ‘Malezya’da internete asla sansür uygulanmayacaktır’ diye bir açıklama yapıyor.

SEÇİMİ KAYBETTİ, YARGILANDI, MAHKUM OLDU

– 2015 yılında Malezya Varlık Fonu’ndan başbakanın hesabına 700 milyon dolar para aktarıldığı ortaya çıkıyor. Bunun üzerine haber yapıyor, ardında erişim yasakları geliyor. Yalan haberlere karşı kanun diye bir kanun sevk etti. Meclis’te kabul edildi. Aynı bizdeki gibi sansür yasası kabul edildi. 2018’de seçimleri bu adam kaybetti sonra yargılandı ve mahkum oldu.

– Adalet ağır yürüse de, görmesi görmese de mutlaka hedefini bulacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın.

– ABD’ye gittim. Her kafadan bir ses ‘Aman şimdi gidilir mi?’, ‘Senin aleyhinde kullanırlar bunu’ diye. Ya arkadaş önce ‘Niye gideceksin’ diye soracaksın. Dünya değişiyor.

BUNLARIN VİZYONU “CEBİM NASIL DOLAR” VİZYONU

– Değişen dünyayı izlemeniz lazım. Bilim, teknoloji olağanüstü değişimler var. Eğer siz ülkeyi yönetmeye talipseniz, ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneteceğim diyorsanız sizin bir vizyonunuz, bir hedefiniz ve bir hayaliniz olması lazım. Bunların vizyonu cebim nasıl dolar vizyonu. Benim vizyonum vatandaşın cebi nasıl dolar vizyonu.

DEVRİMSEL TEKNOLOJİLERİ GÖRMEK SUÇ OLDU

– Bilimi ve teknolojiyi göz ardı eden hiçbir devlet büyüyemez ve gelişemez. Bilim devrimi yaşıyoruz. Bilim ekonomisi çağındayız. Erdoğan ve Bahçeli ‘Bilim ekonomisi’ kavramını ilk kez benden duyuyorlardır.

– MIT’ye gittim. Dünyanın bir numaralı üniversitesine gidip, devrimsel teknolojileri görmek neredeyse suç oldu. Bilimle iş dünyası arasındaki ilişkiyi gördüm.

BUZDOLABI YAPMAKLA ÖVÜNÜYORLAR

– Sen niye ABD’ye gittin diyorlar. Seni aklın da vizyonun da yetmez. Sen bilmezsin. ABD, 40 milyar dolarlık çip yatırımı yapıyor. Biz ne yapıyoruz? Buzdolabı yapmakla övünüyorlar. Dünyayı bilmiyorlar. Devlet böyle yönetilmez.

– İki fotoğrafta Türkiye’ye ait. Bir fotoğrafta ben varım. Dünyanın en önemli bilim insanları ile beraberim. Birde şu tarafa bakın… İkisinin arasındaki farka bakın.

– Burada özgürlük var, burada yasaklar ve sansür var. Burada beşli çeteler var, beşli çeteleri koruyanlar var. Burada ise Türkiye’nin geleceğini inşa etmek için çalışan insanlar. Burada pudracılar, aklını saraya kira verenler var. Burada özgürce düşünenler var… Bununla bizim işimiz yok.

BAY KEMAL KİMSEYE EL AVUÇ AÇMAZ

– Attığımız her adımın bir hesabı vardır. Kasımı beklesin bütün vatandaşlarım ve bizi eleştirenler, görecekler her vaadimizi nasıl yerine getireceğimizi…

– ABD’ye gidince, bir vizyon yolculuğu yapıyoruz. Erdoğan NATO’ya giderken ‘Bizim gidişlerimiz birilerinin gidişlerine hiç benzemez’ demiş. Vallahi ilk kez doğru bir şey söylüyor.

– Onun gidişi bizim gidişimize hiç benzemiyor. Bay Kemal el avuç açmaz bir yetkiliye. Sen gidersin el avuç açarsın. Bay Kemal, tank paleti Katar’a vermez, sen verirsin.

UÇAK BİLETİNİ BEN ALACAĞIM

– Bahçeli, ‘Kılıçdaroğlu bu 8 saatin esrarını millete açıklamak zorunda’ demiş. Güzel, vallahi çok güzel. Sevgili Bahçeli, değerli okul arkadaşım.

– Ben seni ABD’ye davet ediyorum, uçak biletini ben alacağım. Boston’a gideceğiz, seni 5 yıldızlı bir otelde ağırlayacağım. Ertesi gün ben New York’a hangi saatte gittiysem yine benim bindiğim arabaya bineceğiz.

– Manhattan adasına gidelim, 35 katlı binayı bulalım. Güzel bir fotoğraf çekelim, belki sen içeriye de girersin. ‘Bu rezaleti kim yapmış’ diye sorarsın, çok memnun olurum.

– Benim oraya gidiş nedenim onun ailesini Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmaktır. Oradan tekrar Washington’a gideriz. Yolda araba mecburen benzin alıyor, aldığı yerde bir hamburgerci var. Söz veriyorum hamburgeri ben alacağım sana ikram edeceğim. Washington’a gittiğimiz zaman saati al, benim saatime güvenmiyorsan hani var ya senin saatin 17-25’i gösteren onu al yanına.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER